"Korku cezadan daha beterdir, çünkü cezanın ne olduğu bellidir ve ister ağır ister hafif olsun, daima dehşet verici belirsizlikten, bitmek bilmez gerilimden daha iyidir."
Kitabı okumaya başladığınız andan itibaren olayın ortasında buluyorsunuz kendinizi. İrene hayat dolu, enerjik bir kadındır. İrene'in sevgilisinin dairesinden çıkarken karşılaştığı o kadınla beraber korkusu da başlamıştır. Onun için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayatına devam ettiği süre boyunca bu korku hissi onu bir gölge gibi takip eder. Güneşli günlerde gölgemizin kaybolması gibi İrene'in de korkusu şantajcısına istediğini vermekle bir süre kaybolur fakat gene de rahatlayamaz, uykuları bölünür, davranışları değişir. Kocası Fritz bu durumun farkındadır. Eşinin üstüne gitmez, onun durumu anlatmasını ister. Aslında İrene'in bu yaşadıkları kocasının bir oyunudur ve intihar etmeyi planladığı gün herşeyi anlar. Kocası bu oyunu planlarken eşinin bu kadar etkileneceğini düşünemez ve o da artık yaptığından pişmandır. İrene, bu yaşadıklarından sonra hayatın daha da farkına varır ve artık eskisi gibi değildir...