Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kovadaki Okyanus

Ahmet Durul

En Eski Kovadaki Okyanus Gönderileri

En Eski Kovadaki Okyanus kitaplarını, en eski Kovadaki Okyanus sözleri ve alıntılarını, en eski Kovadaki Okyanus yazarlarını, en eski Kovadaki Okyanus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Dünyanın en güzel teknesi de olsa, onu yüzdürecek deniz olmazsa, neye yarar?”
“Mehtaba bakınca, mehtabı görmelisin. Ama, sen orada, aşıksan sevgilinin yüzünü, açsan sahanda kırılmış yumurtaları görürsün.”
Reklam
Düşünceler neye odaklanırsa o artar. Başına gelen bela bir ise, şikayet edince iki olur.
Sana nasıl geliyorsa öyledir. Kartalın görmesine yardım eden güneş, baykuşu kör eder. Başkaları için ölüm demek olan zehir, yılan için kurtuluştur. Bu dünyada, herkes için geçerli tek bir doğru yoktur. Bu nedenle de “sana nasıl geliyorsa öyledir.”
“Ben içinde bulunduğum bu dünyadan mutlu değilim. Madem her şey bana bağlı, ben bu dünyayı nasıl değiştirebilirim?” “Tek cevap var. Kendini değiştirerek.”
İnsanlar, yerler içerler fakat doymazlar. Tükettikçe açlıkları daha da artar. Sonunda kendilerini tüketmeye başlarlar. Bu evren kapalı bir sistemdir. Bir şeyleri almak için, bir şeyleri vermek gerekir. Ama insan vermeden almak ister. Vermeden devamlı almak, sistemin dengelerini bozmak demektir. Bu nedenle insan, doğa için en büyük tehdittir. Ayrıca, kendi cinsini öldüren tek canlı insandır. Bunu yapabilen, çevresine neler yapar, sen düşün.
Reklam
Evren kendisini korur. Sen işin o tarafını hiç merak etme. Okyanus, yer ve gök birlikte harekete geçtiler bile. Bütün canlılar da bu harekete katılıyor. Şimdiden uyarılara başladılar. Yer sarsılıyor, Okyanus'ta dev dalgalar oluşuyor, iklimler sertleşiyor, yağmurlar sağanak oluyor, sel oluyor ve bütün diğer canlılardaki virüsler değişime uğrayıp tek hedefe saldırıya hazırlanıyor. İnsanlar bu uyarıları alır da bir bilinç atlaması yaşayıp 'önce bana ve hep bana' anlayışından 'önce sana sonra bana' anlayışına geçerse; önce verip sonra almaya başlarsa; yediği içtiği ile doyar ve çabasını başkalarını doyurmaya yönlendirirse; 'alış veriş' yerine 'veriş alış' yapmaya değer verirse ve sahip olmaktan değil, sevmekten zevk almaya başlarsa; işte ancak o zaman topluca yok olmaktan kurtulabilecektir.
Biz bir şeylere sahip olduğumuzu sanırız, halbuki aksine, o şeyler bize sahip olur, biz onların kölesi olur ve acı çekeriz. Sahiplenmek, başından sonuna acı çekmektir. Senin olmayan bir şeyi elde etmek ister ve acı çekersin. O şeyi elde edince koruyabilmek için acı çekersin. Ve sonunda, senin bu halden başka hale geçme, yani bulut olma zamanın gelir, sahip olduğunu bırakmak yine acı verir. Bizim için yaşamak, akıp gitmektir. Bağımsızlıktır. Sahip olmaksa, bağlanmak, esir olmaktır. Yaşamanın ise tek bir sloganı vardır: 'Dokun ve Git'.
Su, aktığı sürece temiz ve taze kalır. Bir şeye takılıp kalırsa bayatlar, kirlenir. Akmak, bırakmaktır, değişmektir, yenilenmektir.
Hayatı yaşa, yani akıp git. Her şeye, ‘Dokun ve Git’. Eğer o şey seninse, seninle gelir. Değilse, ne yapsan boşunadır zaten.
103 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.