Amerikalı ünlü yazar William Faulkner, 1950 Nobel Edebiyat Ödülü'nü alış konuşmasında şöyle demişti: "İyi yazı çıkarabilen bir yazar, kendi kendisiyle çelişkiye düşmüş insan kalbinin karşılaştığı sorunları yazabilen kişidir. Çünkü bütün bu ıstıraba ve alın terine, kısacası yazmaya değer tek şey de budur."
Güney kökenli büyük bir ailenin oğlu olan Faulkner, Mississippi yöresinin Kuzey-Güney savaşı anılarıyla dolu ikliminde büyüdü. Yapıtlarında genellikle o yöre insanını ve olaylarını anlatmasının yanı sıra, çağdaş dünyanın maddeci ve toplumcu zorlamalarını insanın baş düşmanı olarak görmüş ve bu zorlamaların insanı neye çevirdiğini göstermeye çalışmıştır. Bu romanında da yazar, Amerika Birleşik Devletleri'nin Güney kasabalarından birindeki yaşamı anlatır. Ama yerel çerçevenin çok ötesine uzanarak bu kasabanın insanlarını en açıkgözünden en bilinçsizine kadar ele alarak, evrensel çağdaş insanın yoğun ve ayrıntılı bir resmini çizer.