Yeşil renk, Almanların milli sembolüdür. German halklarının destan kahramanları mutlaka yeşil renkli bir eşyaya sahiptir ya da baştan ayağa yeşil renkli kıyafetler giyerler. Bu Klasik ve Romantik dönem Alman yazınına da sirayet etmiştir. Bakınız, Yeşil Heinrich, Hyperion, Heinrich von Ofterdigen, Hermann ile Doretha, Werther, Wilhelm Meister, Faust vb. birçok önemli yazın karakteri yeşil renkli kıyafet giymektedirler. Bu açıdan Nazilerin "yeşil ceket" tercihi köklere dönüş olarak yorumlanabilir.
Everest Yayınları'nın Mart 2018 tarihli bendeki 1.Basımında onlarca yazım hatası buldum. Bu kadar çok yazım hatası ile karşılaşmam okurluk tarihimde bir ilk. Umarım bu hatalar zinciri sadece bendeki baskı ile sınırlı olmuş olsun. :(
"Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar" 1928 Almanyası'nın panoramik bir fotoğrafı gibidir. Fakat bu panoramik fotoğrafta olaylar net, kişiler ise oldukça fludur. Yazar, bu durumu romanın "Giriş" kısmında "Romanın kahramanları bir fotoğraftaki kadar keskin değildir." diyerek açıklar. Kısaca bu roman, kahramanları
Bana kalırsa Fallada'nın bu romanında yapmak istediği şey, roman metni ile okuru göz göze getirmek. Romandaki anlatım öylesi düz ve duraksız bir zeminde ilerliyor ki metinde betimlemelerin yarattığı bazı dinlenme fırsatlarını bekler oluyorsunuz. Bu açıdan metni okurun zihninden önce gözleri algılıyor. Ama metnin çarpıcı tarafını da bu düz ve duraksız zemin sağlıyor. Hesse'nin roman için "bu kadar gerçekçi, bu kadar dürüstçe" dediği de bu zemin aslında.
Almanya'yı Nazilerin iktidarına ve II.Dünya Savaşı'na sürükleyen ekonomik, iktisadi ve sosyolojik nedenlerin yazınsal bir dökümü "Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar". Romanı 1939'u oluşturan arka plandaki gerçekleri entelektüel uzamda okumak, anlamak, tartışmak, yorumlamak isteyen her okura tavsiye ederim.
Hermann Hesse, söz konusu roman için şöyle der: "Bu kadar gerçekçi, bu kadar dürüstçe, hayata bu kadar yakın yazdığı için Fallada övgüyü hak ediyor."
"Bu kitap bir roman, daha doğrusu düşlemlerin bir yapıtı... Yazar, Almanya’nın belli bir yöresinde yaşadıklarını, konuya sadık kalarak bilinçli olarak değiştirmiştir. Bu yapıtın gerçekleştirilmesini, yıkılan bir yapının taşları kullanılarak yapılan yeni bir yapıya benzetebiliriz. Ortaya çıkan yapı -malzeme dışında- eskisine tıpatıp uymaz...
Romanın kahramanları bir fotoğraftaki kadar keskin değildir. Yazar, anlattığı insanların yüzlerini tanımlarken ve onları tanımlarken kötü benzerliklerden kaçınmıştır.
Toplumsal ortamı, Parti içindeki kavgayı, herkesin herkesle savaşını yansıtırken, gerçeklere elinden geldiğince sadık kalmıştır. Benim küçük kentimin binlerce benzeri var...
H.F.