İlimde çok önemli bir husus vardır ki, o konuda özellikle Rabbani âlimler çok hassas davranırlar. İlimde derinleşmemiş kimselerin
o konuda fazla endişeleri olmaz. Bu önemli husus şudur; bilmediği
bir konu sorulduğunda “bilmiyorum” demesidir. İşte bu husus, Rabbani âlimlerle, Rabbani olmayanları birbirinden ayıran en önemli
özelliktir.İbn-i Kayyım (rahimehullah) şöyle demektedir:“Allah-u Teâlâ, adına hükümde ve fetva vermede, ilimsiz konuşmayı
büyük haramlardan kılmıştır. Hatta haramların en büyüğü mertebesine koymuştur. Allah (azze ve celle) şöyle buyurur:
“De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yeresınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah’a ortak koşmanızı ve Allah (azze ve celle) hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi
haram kılmıştır.(A’raf, 33)
Allah (azze ve celle) haramları dört mertebede kıldı. En basitinden başlayıp, “açık ve gizli kötülükleri” birinci sıraya koydu. Daha sonra daha şiddetli haram olan, “haksız yere haddi aşmayı” ikinci sıraya koydu. Sonra ikisinden daha şiddetli haram olan, “Allah’a ortak koşmayı” üçüncü sıraya koydu. Sonra hepsinden en büyük haram
olan, “Allah hakkında bilmediğimiz şeyleri söylemeyi” dördüncü sıraya koydu.
(İ’lamul Muvakkiin An Rabbil âlemin/“Âlemlerin Rabbi Adına İmza Atanları Bilgilendirme.”)
Bir âlimi bir halkada öğretici görürsün, öbür halkada öğrenci.
Ahmed bin Hanbel Bağdat sokaklarında ilim halkasından bir diğerine koşarmış. Biri sormuş: Ne zamana kadar koşacaksın? Cevaben:
Ölüme kadar, demiş.
Rivayetlere göre, Ömer (radiyallahu anh) bir gün Habbab'a (radiyallahu anh) "Ey Habbab! Müşrikler seni ateşe yatırıp işkence etmişlerdi. Sırtına bakabilir miyim?" deyip görmede israr edince Habbab sırtını gösterir. Sırtında yanma sebebiyle çukurlar oluşmuştu. Ömer (radiyallahu anh) sarılıp sırtını öper. Habbab ise ağlamaya başlar. "Neden ağlıyorsun, Ey Habbab!?" deyince, Habbab, (radiyallahu anh) "Ey Müslümanların halifesi! Ben sırtımı kimseye göstermemiştim. Kıyamet gününde sadece Allah-u Teâlâ'ya göstermek için saklı tutuyordum. Ama sen gördün" demiştir.