Bu kitabı bir sahaftan, kapağına baktıktan sonra almıştım. Çünkü kapağında filmden bir sahne vardı ve oyuncu Dustin Hoffman idi. O yüzden ilgimi çekmişti.
Kitapta boşanan bir çift ve ortadaki çocuk anlatılıyor. İşine bağlı bir baba ve ondan ayrılmak isteyen bir eş. Kocasından ayrılıp, kendisini bulmaya çalışan bir anne var hikayede. Altı yaşındaki oğullarını da bakması için babasına bırakıyor.
Baba bir yandan işini sürdürmeye çalışıp diğer yandan da, pek az babanın bildiği kadarıyla, oğlunu tanımaya çalışıyor. Oğluna yemekler hazırlıyor onunla zaman geçiriyor, parka gezmeye götürüyor ve onun korkularını anlamaya çalışıyor. Aralarında çok sıcak bir bağ gelişiyor. Bu olaylar sayesinde babası ile çocuğun aslında birbirlerini hiç tanımadığı anlaşılıyor.
Bir süre sonra velayet davası sonucu çocuk anneye veriliyor ama çocuk mutlu olmuyor.
Kitap beyaz perdeye de aktarılmış. Onu izlemedim ama 1979.1980 yıllarında pek çok ödül almış.
Kitap, dönemin baskın olan feminizm dalgasından etkilenen bir aile, annelik, babalık kavramları ve bunların ailedeki sorumlulukları üzerine kurulmuş.
İçinizi ısıtabilecek samimiyette bir baba-oğul hikayesi. Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.