Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Krokodil Sokağı

Bruno Schulz

Krokodil Sokağı Gönderileri

Krokodil Sokağı kitaplarını, Krokodil Sokağı sözleri ve alıntılarını, Krokodil Sokağı yazarlarını, Krokodil Sokağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
156 syf.
9/10 puan verdi
şehvetli bir ısırık diye tanımlıyabilirim bu eseri; kitap okumaya çalışırken uyuyakalıp zihninizde kitabı okumaya devam ettiğinizde başka diyarlara göç edersiniz hani, işte o bilinmezliklerden payınıza düşen belki de edepsizce el koyduğunuz bir ganimet. Masalın birinde geçer, gördüğün cennetsi güzelliklerin hiçbirine dokunmayacaksın denir, ama kahraman kapılır tüm çekici çağrılara. "Tuhaf bir duyguyla yeni yankılar deniyor, bir seyahat arifesindeki serin ve sade bir sabah, taze, sıcacık üzümlü ekmeği ısırır gibi merakla dişlerinizi geçiriyordunuz onlara." Veya arkasına bakmaması gereken Orfeus olup çıkarsınız.
Krokodil Sokağı
Krokodil SokağıBruno Schulz · Alakarga · 2013222 okunma
Ölü bir madde yoktur," diye öğretmişti babam bi­ze. "Cansızlık, ardında bilinmeyen yaşam biçimleri­ni saklayan bir maskedir yalnızca. Bu biçimler sonsuz sayıdadırlar. Dereceleri ve nüansları da sınırsızdır. Demiurgos'un elinde önemli ve ilginç yaratıcı formül­ler vardı. Bu sayede kendi imkanlarıyla kendilerini yenileyebilen pek çok türü yarattı. Bu formüllerin yeniden kullanılıp kullanılmayacağını kimse bilmiyor. Ama bu gereksiz olurdu. Zira yaradılışın klasik metotlarının ar­tık sonsuza dek erişilemez olduğu ortaya çıkmış olsa bi­le yine de geride birtakım yasa dışı yöntemler, sonsuz sayıda sapkın ve cani yöntem kalacaktır."
Reklam
... öğleden sonra annemle yürüyüşe çıkardık. Karanlık koridordan çıkıp parlak gün ışığına doğru adım atardık. Eriyen altınlarla yıkanmış gibi gö­rünen insanların gözleri sanki balla kaplanmıştı. Kısık gözlerle bakarlardı gün ışığına. Üst dudakları dişlerini ortaya çıkararak geri çekilirdi. Bu altın gibi parlayan günde herkes sıcaktan yüzünü buruştururdu. Güneş, kendine tapanlara aynı altın maskeleri zorla giydirirdi adeta. Genç yaşlı-kadın-çocuk ... Herkes birbirini, kalın,altın bir boyadan yüzlerine yapılan bu maskeyle se­lamlardı. Birbirlerinin putperest yüzlerine Şarap Tanrı­sı Baküs'ün zalim gülümseyişiyle gülümserlerdi.
Soğuktan ve sıkıntıdan günler, geçen seneden kalma ekmekler gibi sertleşmiş, tatsızlaşmıştı. Tembel bir kayıtsızlık içinde kör bir bıçağı alıp onları iştahsız iştahsız kesmeye başlıyordu insan.
"Kim bilir," dedi, "göğüslerin ve çabucak birbirine çivilenen masaların yapay olarak yaratılmış canları, çarmıha gerilmiş keresteler, zalim insan yaratıcılığının sessiz şehitleri gibi kaç tane acı çeken, sakat ve eksik ya­şam formu var. Uyumsuz ve düşman tahta ırklarının korkunç doku nakilleri, onların birleşerek alçak bir kişiliğe bürünmesi. O cilalı dokuda, bizim eski bilindik gardıroplarımı­zın bağları ve damarlarında eski acıların ne kadarı var­dı?Onlardaki neredeyse düzleştirilmiş ve cilalanarak tanınmaz hale getirilmiş eski çizgileri, gülümsemeleri ve bakışları kim fark edebilir ki?"
Gecenin karanlığında yükselen bu güçlü, kuş tüyü yatak yığınını uykusunda delmek veya tamamen keşfetmek istiyordu sanki. Akıntıya karşı yüzen bir yü­zücü gibi uykusunda yatakla savaşıyordu. Gövdesiyle onu koca bir kase dolusu hamur gibi yoğurup, şekilden şekile sokuyordu. Şafak sökerken de geceki çatışmada alt edemediği bu yatak yığınının kıyılarına vurmuş olarak, kan ter içinde, nefes nefese uyandı. Bilinçsizliğinin derinliklerinden yarı uyanmıştı. Kabaran ve mayala­nan -onu yeniden ağır ve beyaz bir hamur dağının içi­ne çeken-yatak etrafında büyürken o hala gecede takılı kalmıştı ve güçlükle nefes alıyordu. Yastıklar, sakinleşen uykusunun üstünde gezineceği geniş, düz bir ovaya dönüşürken o da böyle öğlene kadar uyudu. Bu beyaz yollarda ilerlerken ağır ağır duyu­larına, gün ışığına ve gerçekliğe döndü. Sonunda tren istasyonda durduğunda uyuyan bir yolcunun yaptığı gibi gözlerini açtı.
Reklam
Son anda bile bu düşmanca sessizliği dağıtacak bir kelime bulamadığı için oldukça utanıyordu. Başını sallayıp uysal bir biçimde yavaş yavaş kapıya doğru yü­rüdü. Aynı anda başka biri, sonsuza dek arkasını dönen bir başkası, var olmayan boş oda dizileri arasından geçerek tam ters istikamette ilerleyip aynanın derinliklerine doğru ilerliyordu.
Krokodil Sokağı
Her türlü imkanın bulunduğu bir ortamda her heves yüksekten uçar; geçici bir heyecan kabararak boş asalak bir biçimde büyür; kabusların ve esrarın hafif dokusundan meydana gelen kabarık otların, renksiz haşhaşların açık gri renkli tohumları filizle­nir. Günahın uyuşuk ve hovarda kokusu, tüm bölgenin üstünde süzülür. Evler, dükkanlar ve insanlar bazen bu bölgenin ateşli vücudundaki titremelerden, hummalı rüyalarının tüyleri diken diken olmuş derisinden başka bir şey değilmiş gibi görünür. Hiçbir yerde oradaki ka­dar olasılıklarla tehdit edilmiyor, başarının yakınlaştı­ğını görüp sarsılmıyor, gerçekleşmenin zevkli katılığın­dan düşüp bayılmıyoruz. Hepsi bu işte.
804 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.