Bazı kitaplar vardır; özgürlüğü, nefes alabilmeyi, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan hareket edebilmeyi anlatır. Bazı kitaplar vardır; adaleti, eşitliği, hep birlikte bir olmayı, bin bir farklı rengi bin bir farklı biçimde yaşayabilmeyi anlatır. Bazı kitaplar vardır; dil, din, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin adaletin uygulanışını anlatır. Bazı kitaplar vardır; kalıplaşmış düşünceleri, dogmaları sorgulamayı ve tek gerçekliğin insanın anlamlı yaşaması olduğunu anlatır. “Küçük Kara Balık”ta bu kitaplardan.
İnsan çevresindeki baskılara, önyargılara, boyun eğer çoğunlukla. Hür olmak, özgür olmak için elinden geleni yapmak istese de bazen, yapamaz/yaptırılmaz. Bazen de Küçük Bir Kara Balık çıkıverir, düşlerini gerçekleştirmek, yaşamını daha anlamlı kılmak/kılabilmek isteğiyle. Hepimizin içinde rengi farklı olsa da, düşlerini gerçekleştirmek isteyen Cesur Bir Balık yaşamakta, iş bu balığın rengini değiştirmeden, onu ötekileştirmeden düşlerini gerçekleştirmesine olanak sağlamakta. Özgür denizlere, özgürlüğe ulaşmak uzun ve zorlu, ancak Küçük Kara Balık’ların da cesaretini yabana atmamak gerekli.
Gariptir, kitabın yazarı Samed Behrengi’nin sonu da büyük bir emekle kaleme aldığı Küçük Kara Balık’a benziyor. Yalnızca 29 yaşında, geride pek çok masal, öykü ve eser bırakarak Aras Nehri’nin sularında yaşamını yitiriyor. Kimilerine göre boğuluyor, kimilerine göreyse yazdığı masallarla Şahlık düzenini açık bir biçimde eleştirdiği, baskıya, zulme karşı çıktığı için suikasta uğruyor.