Yaşanmış bir cinayet davasından esinlenen Küçük Ölümler kitabı sinir bozucu bir şekilde bitti. Kitap kötü olduğu için değil ama öğrendiklerinizden dolayı sinirlerinizin bozulmaması imkansız.
Kitap karakterimizden Ruth, iki çocuğu ile geçimini sağlamaya çalışıyor ve bu sırada velayet davası ile de uğraşıyor. Biraz aşırı bir yaşamı olsa da başına gelenlerin hiç birini hak etmiyor. iki evladının kaybı ile boğuşurken, sorumlusu olarak gösterilmek buna rağmen de güçlü görünmeye çalışmak. Tüm gözler sizin üstünüzde iken, tüm parmaklar sizi gösterirken her şeyin sorumlusu diye, asıl sorumlu olanın sinsice etrafınızda dolaşmasını, mağdur görünmesini ve bu gerçeği taşımak kolay olmasa gerek.
Kitapta sadece gazetecinin gerekliliğini sorguladım, çoğu yerde onun ağzından anlatım olması beni biraz rahatsız etti, karaktere bu kadar uzak olan birinin Ruth'u tanımlamaya, çözmeye çalışması beni rahatsız etti, bunun yerine kitap başında olduğu gibi Ruth'un ağzından okuyabilmeyi isterdim.
1965 yılı da olsa 2021 yılı da olsa, kadınlara özellikle anne olan kadınlara bakış açımız o kadar sınırlayıcı ki. Anne olduysanız, kendinize ilgi gösteremezsiniz, güzel giyinmek, biraz vakit ayırıp eğlenmek, tek başına zaman geçirmek vs. vs. tüm bunları yaptığınız zaman sorumsuzlukla, kötü annelikle suçlanma ihtimaliniz oldukça fazla. Babalar için maalesef aynı şey geçerli değil hepimizin bildiği gibi, bir kadın anne olduktan sonra toplumun gözünde birey olmaktan çıkıyor ve özel hiç bir ihtiyacı kalmıyor, bunları karşılamaya kalksa da sorumsuz tanımını kabullenmek zorunda kalıyor. Yazık.