Tam bu satırları yazarken kapıdan üç delikanlı girdi. Anlattıklarına göre üçü de öğrenci imiş. Bu gece sabaha kadar münakaşa etmişler, bir sonuca varamayınca bana gelmişler.
Konu şuymuş:İbn-i Teymiye mi yoksa Muhiddin-iş Arabi mi hatalı imiş?
Ben onları tanımıyorum nereliymiş, ne zaman dünyaya gelmişler, bizim memleketten değiller. Askerden de tanımam dedim. Gençler güldüler ve "Bizimle dalga geçiyorsun hocam, onlar yedi yüz sene önce yaşamışlar" diye cevap verdiler.
Ben de onlara "Onlar geçmiş ümmetir. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz" (Bakara 134)ayetini okudum. Onlardan birini kafir yapmanın ne faydası var? Kafir arıyorsanız, işte bakın sizi yedi yüz yıl öncesine baktırıp "Kafire bak kafire!" diyenlerdir.
Kur'an'ı anlamada bir helal alanı vardır. O alan içinde her gönül kendi gönlüne göre payını alır. Ancak Kur'an'ın genel havasının dışına çıkarak haram çizgisinin ötesine aşarsa sapıtma başlar.