Turan Dursun'un 12 yaşına kadar yaşadıklarını anlattığı kendi çocukluk hikayesi. Ağrı'nın Tutak ilçesi, Muş ve Erzurum üçgeninde Çerkes, Türk ve Kürt köylerinde yaşadıklarını anlattığı döneme ışık tutan etkileyici bir kitap. Geçen hafta ölüm yıl dönümüydü. Uzun zamandır Din üzerine okumalar yapmıyordum. Ali Şeriati ile başlayıp Turan Dursun ile devam ediyorum din okumalarına.
《▪︎》
Turan Dursun babasının deyimiyle Küfe ve Basra'daki alimlerden bile daha iyi olacaktı. Sene henüz 1942. Mollalardan, hafızlardan ders alıyor. Camilerde, ahırlarda yatıyor. 10 yaşına geldiğinde Arapça, Kürtçe ve Çerkesçe konuşabiliyor. Din ardına sığınılarak yaşanan cehaleti, ahlaksızlığı ve geri kalmışlığı daha küçük yaşlarda sorgulamaya başlıyor. Cinselliği, mezhepçiliği, kadının toplum içindeki rolünü, helal ile haram arasındaki ayrımı, erkeğin cehaletini, toprak ağalığını kısacası çocuk aklıyla merak ettiği her şeyi sorguluyor.
《▪︎》
Üniversitede İshak abiden öğrenmiştim adını. "Din Bu" üçlemesini okumuştum ama daha fazlasını okuma cesaretini bulamamıştım kendimde. Çünkü bazen fazlasını bilmenin, düşünmenin ve sorgulamanın insanı derin bir bataklığa çekeceğini bilir insan. İşte o bataklıkta boğulmamak için 10 yıl bekledim. Gerekli olgunluğa ve objektif bakabilecek bilgiye ihtiyaç varmış. Bu okumaların arkası gelecek ve sanırım tekrardan blog yazmama vesile olacak..