Aramızda tuhaf bir ilişki vardı. Bu ilişkiyi pek çok açıdan anlayamıyordum. Özellikle de başka herkese mağrur davrandığı ve caka sattığı düşünüldüğünde. Mesela benim onu deliler gibi sevdiğimi biliyor, hatta tutkularımdan bahsetmeme müsaade ediyordu. Fakat müsaade etmesi sayesinde aşkımdan ona serbestçe ve sansürsüzce bahsettiğimde ise beni küçümsemekten başka bir şey yapmıyordu.
Haz her zaman faydalıdır fakat vahşi ve sonsuz kudrete sahip olmak da (sineğin üstünde bile olsa) kişiye kendine özgü bir keyif verir.İnsanın fıtratında despotluk var, zalim olmayı sever insan.Siz de çok seviyorsunuz."
Öyle perişandım ki... Yalnızca onun huzurunda olmak, onun halesi içinde bulunmak, onun pırıltısıyla aydınlanmak istiyordum; sonsuza kadar, her daim, ömür boyu. Başka da bildiğim hiçbir şey yoktu! Gerçekten de ayrılabilir miydim ondan?
"Şimdi ben neyim? Koca bir hiç! Yarın ne olabilirim? Küllerimden doğup her şeye yeniden başlayabilirim!
Hepten mahvolup bitmeden içimdeki insana ulaşabilirim!"
~ Fyodor Dostoyevski
“Şimdi ben neyim? Koca bir hiç! Yarın ne olabilirim? Küllerimden doğup her şeye yeniden başlayabilirim! Hepten mahvolup bitmeden içimdeki insana ulaşabilirim!”
Belki de duygudan duyguya atlayan ruh doymaz, duygular ruhu yalnızca çileden çıkarır ve bu nedenle ruh, en sonunda ayağa dahi kalkamayacak duruma gelecek olmasına rağmen bir öncekinden daha güçlü olacak başka bir duyguya ihtiyaç duyar.