Ölünceye kadar kör ve sağır sayılırdık. Rüya görmekte olduğunu bilmeyen, bu nedenle gördüğü her şeyi gerçek sanıp gücünün yettiği herkesi o gerçeklikte yaşamaya zorlayan bir insanın derin uyku hâli gibiydi yaşamak.
Konya’nın, Üçler Mezarlığından Şeker Fabrikasına kadar hepi topu beş kilometre çapında bir şehir olduğu zamanlardı. Bir uçtan esen rüzgârın Akyokuş’tan Musalla Mezarlığına kadar ne var ne yok kaldırıp götürdüğü dümdüz bir ova, Ahmet Hilmi Nalçacı’nın orta üçe yeni geçtiği, şehirlerarası otobüs terminalinin Alaaddin Tepesinin eteğinde gururla dikilen Teksas Pavyonun kaldırımından ibaret olduğu zamanlar.
Meram uzak bir semt sayılır, Tavusbaba’ya gidebilmek için günler süren hazırlıklar yapmak gerekirdi. Daha Yeni Meram Yolu açılmamıştı.