Kur'an Çevirilerinin Dünyası

Dücane Cündioğlu

Öne Çıkan Kur'an Çevirilerinin Dünyası Gönderileri

Öne Çıkan Kur'an Çevirilerinin Dünyası kitaplarını, öne çıkan Kur'an Çevirilerinin Dünyası sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kur'an Çevirilerinin Dünyası yazarlarını, öne çıkan Kur'an Çevirilerinin Dünyası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüz kurancıları temsilî...
Tefsirlerin hurafelerle, israiliyâtla dolu olduğuna ikna edilip Kur'ân çevirilerin de saf ve sade anlamı bulacaklarına inandırılan insanlar, bugün artık tefsir kitaplarına bakma alışkanlıklarını kaybetmişler, mukayeseli meâl okuma denilen ucuz bir yönteme başvurmak suretiyle kendilerini kolayca Ehl-i Kur'ân ilan etmişlerdir.
Sayfa 104 - İnsan Yayınları
Bir konuşma yazıya döküldüğünde, okuyucunun o yazıda bir kopukluk hissetmesi doğaldır.
Sayfa 23 - İnsan Yayınları
Reklam
Said-i Nursi'nin şu sözü hep akılda tutulmalıdır: "Mecâz ilmin elinden cehlin ehline düşerse hakîkate inkılâb eder, hurafâta kapı açar."
Sayfa 101 - İnsan Yayınları
• Arapça'da mâ edatı, bazı yerlerde mevsul, bazı yerlerde nafiye, bazı yerlerde ise masdariye olarak kullanılmaktadır. Edatin cümle içerisindeki yerinin doğru bir biçimde takdir edilememesi halinde, ciddi müşkillerle karşılaşmak kaçınılmazdır. Meselâ Bakara: 102 ayetinde geçen unzile fiilinin başındaki 'mâ’, meusul olduğunda başka, nâfiye olduğunda daha başka bir mânâya gelmektedir. Kezâ, Leyl: 3 ayetinde geçen 'halaqa' fiilinin başındaki ‘mâ' mevsul veya masdariye olduğunda, ayet farklı iki anlama da gelebilmektedir. Kâfirûn Sûresi'nde de durum aynıdır. 12
Sayfa 18 - kapı yayınları
Netice itibariyle halkı etkilemek, imanı kurtarmak, hatta Kur'an'ın revnakını artırmak gibi iyi niyetlerle, Kur'an'ın sadece ontolojik değil, epistemolojik temelleri de yerle bir ediliyor. Son bir asır, bu iyi niyetli çabalar sonucunda, Kur'an'ı tanınmaz hale getirdi. Tıpkı ceviz ağacından yapılmış, sedef işlemeli, kendisine değer biçilemez nadir bir Osmanlı rahlesinin üzerini, "eskidir" diye plastik boyayla boyayan cahil mirasçılar gibi, birileri kalkıp "putları yıkıyoruz, hurafeleri siliyoruz" diyerek Cenab-ı Allah'ın hikmet dolu ayetlerinin üzerini ucuz sloganların parlak renkleriyle kapattılar. İşin acı tarafı, bütün bunları İslam'a hizmet adına yaptıklarına inandıklarından dolayı da yüzümüze bakıp şöyle dediler: "Nasıl güzel olmuş mu?"
Kur'an-ı Kerim'in nüzülü, bilindiği gibi 20 küsur yıllık bir süreç içerisinde parça parça (müneccemen) nazil olmak suretiyle tamamlanmış ve bu sebeple Kur'an-ı Kerim, bir defada nazil olmadığı gibi, yazılı metinlerin düzeniyle giriş-gelişme- sonuç şeklinde de kompoze edilmemiştir. Metnin kurgusu, birbiriyle irtibatlı ve fakat müstakil pasajlar halinde olup ayetler farklı zamanlarda, farklı mekanlarda, farklı konularda ve farklı topluluklara hitaben nazil olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in tamamını ihtiva eden metin, Hz. Ebubekir döneminde 'yazılı' olarak biraraya getirilerek Mushaf adını almış ve Hz. Osman döneminde 'istinsah' yoluyla çoğaltılan bu Mushaf kompozisyonu değişmeksizin günümüze kadar gelmiştir.
Reklam
Bu keyfiyet, Kur'an metnine, hem dili hem de kompozisyon açısından nev-i şahsına münhasır bir özellik kazandırdığından, çevirilerde bu hususiyetin dikkate alınması bir zorunluluktur. Çünkü Kur'an-ı Kerim, özü itibariyle yazılı bir metin (mektub) değildir; bilakis onun hakim vasfı meşfuh (ağızdan çıkan) ve mesmû (işitilen) bir hitab olmasıdır. Bu nedenle, Kur'an'ın bu vasfı göz önünde tutularak metin, önce konuşma dilinden yazı diline çevrilmeli, ancak daha sonra Arapça'dan başka bir dile çevirmeye teşebbüs etmelidir. Metindeki tekrarlar, kopukluklar, boşluklar, siga değişimleri, hitablar, vurgular, ünlemler, sualler, aktarımlar, takdim tehirler, ihtisar ve hazflar, kısaca konuşma diline mahsus özellikler ve bu özelliklerin metnin anlamını tayindeki rolleri önce tesbit edilmeli, yazı dilinin tüm imkanları (mesela: 'imla işaretleri') özenle kullanıldıktan sonra, metin, yazılı metin okurunun beklentileri ve alışkanlıkları dikkate alınarak çevrilmelidir.
Korku, gerçek oldu bile..
Bu yüzyılın başlarında, Kur'ân'ın Türkçe'ye çevrilmesine karşı çıkan âlimlerin başlıca endişesi Kur'ân ile çevirilerin birbirleriyle özleştirilebileceği korkusuydu.
Sayfa 93 - İnsan Yayınları
Kur'an'daki tekrarlar, hitabet sırasında dinleyiciyi sıkan ve bunaltan bir unsur değil, sözlü kültür mensubunun hafızasını tazeleyen, konuşmaya canlılık katan, hatta hitabı başarılı kılan bir özelliktir Bu, sözlü dile mahsus bir özelliktir.
Sayfa 22 - İnsan Yayınları
Gazali, Tevbe: 122, A'raf: 179 ayetlerini zikrederek bu ayetlerde geçen yetefeqqahû ve yefqahûne fiillerinin fiqh kelimesinin muahhar anlamıyla hiçbir alâkası olmadığını, hatta Talaq, Lian, Selem ve İcare gibi meselelerin fiqh'ın asıl anlam sahasının dışında kaldıklarını söyler. Kısaca ona göre, bu lafzın delâletiyle ilgili olarak bir anlam daralması' sözkonusudur. (Gazali, 1985: 1/54)
Sayfa 41 - Kapı yayınları
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.