Şahsi kanaatimiz, ümmi lafzının, okuma yazma bilmeme konusunda mutlak olumsuzluğu yansıtmadığı yönündedir Nitekim sıfât-ı nebi arasında sayılan “fetânet” vasfı, peygamberlerin zamanlarının en zeki, anlayışlı kişileri olmalarını ifade eder.” 78Bu sıfatın lüzumunu ihsas ettiren pek çok unsur bulunmaktadır ve bahs-i diğerdir. Lakin temas edilen vasfa sahip olduğuna itikâd ettiğimiz Hz. Peygamber'in, bugün vasat seviyedeki bir kimsenin dahi birkaç zaman içerisinde çözebildiği okuma-yazma işini 23 senelik risalet döneminde çözememiş ok duğunu varsaymak muhaldir. Nitekim Hz. Peygamber (S.a.v.)in yakın ashabından Hz. Ebü Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Zübeyr, Hz. Übey gibi isimlerin tamamı okuma yazma bilmekte ve zaman zaman vahiy kâtipliği yapmaktadırlar. Fakat bununla birlikte yine şahsi kanaatimizce Nebiyy-i Zişân okuma yazmayı vefat edene değin kasıtlı olarak öğrenmemiştir. Çünkü okuma-yazma öğrenimi birer âlet ilimdir. Âlet, gayeye götüren ve ismi ile müsemma olan bir vasıtadan ibarettir. Dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.v.) vahy-i İlâhiye muhatap olarak, zaten arzu edilecek ve ulaşılabilecek nihai hakikate ve ilme muttali kılınmışken79, tekrar okuma yazma emrine ittiba ederek buradan zâhiri vasıtalarla ilim tahsilinde bulunma çabası tabir caizse daha yükseği daha alçakta olan ile değiştirmek gibi bizzat Kur'ân'ın zemmettiği80 türden bir işi gerçekleştirmek olacaktır.
78 Melikşah Sezen, Peygamberlerin Vasıfları ve İsmet Sıfat, İstanbul: Siyer Yayınları, 2019, s. 28-34.
79 Ebü Mansur Muhammed b. Muhammed el-Mâturidi, Tevilâtü'l kuran,VI,S.80
80.Bakara,61)