About Kur'an Mucizesi

Kur'an Mucizesi subject, statistics, prices and more here.

About

Kim ruhunda bir sıkıntı duyuyorsa vahye koşsun. Kim çözülmez bir problemin karşısında kalmışsa vahye başvursun. Kim yol arıyorsa vahye doğrulsun. Kim yücelmesini bir yerde durdurmamışsa, daha da ilerlemek istiyorsa vahyin çağrısına uysun. Kim kurtulmak istiyorsa vahye gitsin. Kim kurtarma eri olmak istiyorsa vahiy okulunda okusun. Çünkü vahyin okulu her yerde açık; dağlarda, köylerde, kasabalarda, kentlerde. İnsanlığın hocası Kur'an'dır. Önderi de odur, koruyucusu da. Kim geri çevrilmez bir ölümle karşılaşmışsa tesellisini Kur'an'da bulsun. Kim hayatına ebediliğin soluğunu yerleştirmek istiyorsa, Kur'an ahlâkıyla ahlâklanmaya çalışsın. Kim inançta, düşüncede ve davranışta sağlam bir ölçü arıyorsa Kur'an'a yapışsın. Kur'an öyle bir merhemdir ki; sesi ayrı derde, sözü ayrı derde, anlamı ayrı derde, hükmü ayrı derde, kıssası ayrı derde çaredir. Kur'an'dır bütün dertlere çare olan...
Translator:
M. Sait Şimşek
M. Sait Şimşek
Türler:
Estimated Reading Time: 11 hrs. 34 min.Page Number: 408Publication Date: April 2017First Publication Date: 2011Publisher: Kitap Dünyası
ISBN: 9786055959951Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 43.8
Erkek% 56.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Muhammed Mütevelli Şaravi
Muhammed Mütevelli ŞaraviYazar · 2 books
Mısırlı âlim. Muhammed Mütevellî eş-Şa‘râvî 15 Nisan 1911’de Mısır’ın Dekahliye muhafazasının Mîtgamr şehrine bağlı Dekâdûs köyünde doğdu. İlk öğreniminin ardından Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi ve 1926’da Ezher’in Zekâzîk’teki ilkokuluna kaydoldu, 1932’de lise bölümüne başladı. Henüz lisede iken Vefd Partisi’ni, dolayısıyla Mustafa en-Nehhâs’ı destekledi. Dinî konuların yanı sıra içtimaî ve siyasî meselelerle de meşgul oldu; öğrenci hareketlerine katıldı ve talebe birliğinin başkanlığını yaptı. 1934’te öğrenci olayları sırasında tutuklandı ve bir ay kadar hapiste kaldı. Liseden sonra 1936’da Kahire’ye giderek Ezher’e bağlı Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye’ye girdi. Buradaki hocaları arasında o sırada Ezher şeyhi olan Muhammed Mustafa el-Merâgi, Ahmed Yûsuf Necâtî, Ahmed İmâre ve İbrâhim Hamrûş gibi âlimler vardı. Ayrıca İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ’dan özel ders aldı. Ancak Vefd Partisi’ni desteklemesi İhvân-ı Müslimîn ile arasının açılmasına sebep oldu. 1941’de fakülteyi bitirdi ve 1943’te öğretmenlik diploması aldı. Ardından Ezher’in Tanta, İskenderiye ve Zekâzîk’teki okullarında öğretmenlik yaptı. 1950’de Mekke’deki Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde hoca olarak çalışmaya başladı. 1960’ta Ezher’e bağlı Tanta’daki okulun, ertesi yıl Evkaf Bakanlığı’nda davet ve fikirle ilgili bölümün müdürlüğüne getirildi. 1962’de Ezher’de ulûm-i Arabiyye müfettişliğine, 1964’te Ezher Şeyhi Hasan Me’mûn’un sekreterlik işlerine müdür tayin edildi. 1966’da, Fransız işgalinden henüz yeni kurtulup eğitim dili olarak Arapça’yı yerleştirmeye çalışan Cezayir’e destek olmak amacıyla Ezher’den bu ülkeye gönderilen Arap dili uzmanları grubuna başkanlık etti ve orada ders verdi. 1970’te Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde misafir hoca sıfatıyla çalışmaya başladı. 1972’de aynı üniversitenin ed-Dirâsâtü’l-ulyâ kısmının başkanlığına getirildi. 1975’te Mısır’a döndü ve Ezher’den sorumlu bakanlık bünyesinde genel müdür oldu. Aynı yıl Mısır televizyonunda “Nûrun alâ nûr” adlı haftalık programlarına başladı. Nisan 1976’da yaş haddinden emekliye ayrıldıktan sonra Kasım 1976 – Ekim 1978 arasında Memdûh Sâlim’in başbakanlığındaki hükümette Evkaf’tan ve Ezher’den sorumlu bakan olarak görev yaptı. Bakanlığı esnasında Mısır’da kurulan ilk İslâmî banka olan Banku Faysal’ın kuruluşuna izin veren karara imza attı. Bu sırada Mısır televizyonunda cuma günleri yayımlanan tefsir derslerine başladı. Bu programları çok geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edildi. 1980’de Mısır Şûrâ Meclisi’ne üye seçildi. Uzun süren bir hastalıktan sonra 17 Haziran 1998’de Kahire’de vefat etti ve Dekâdûs köyünde defnedildi. Şa‘râvî 1983’te Cumhuriyet, 1988’de Devlet Takdir ödülüne lâyık görülmüş, 1998’de Dübey Yılın Şahsiyeti ödülünü almıştır. 1985’te Menûfiye Üniversitesi, 1990’da Mansûre Üniversitesi kendisine fahrî doktorluk unvanı vermiştir. Çeşitli müesseselerin oluşturduğu kurullarda yer almış, 1980’de Ezher’in itibarlı kurumlarından olan Mecmau’l-buhûsi’l-İslâmiyye’ye ve 1988’de Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye üye seçilmiştir. Çok yönlü kişiliğiyle farklı makamlarda bulunan Şa‘râvî Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki pek çok ülkeye seyahat etmiş ve çeşitli toplantılara katılmıştır. Devlet başkanları Enver Sedat ve Hüsnü Mübârek’le iyi ilişkiler kurmuş, Enver Sedat, İsrail ile Camp David Antlaşması’nı yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiği zaman o da yanında bulunmuştur. Birleşmiş Milletler’de ilk cuma namazını kıldırarak burada hutbe okumuştur. İslâm’ın siyasî ideolojilerle ilişkisi olmadığını belirten Şa‘râvî bütün gruplara ve cemaatlere mesafeli davranmıştır. Enver Sedat’ın radikal bir örgütün mensupları tarafından öldürülmesinin ardından aşırı gruplara karşı halkın ve özellikle gençliğin dinî konularda eğitilmesi gerektiğini belirten Şa‘râvî sistemi de eleştirmekten geri durmamıştır. Problemler ortaya çıktıktan sonra İslâm’da çare arandığını ve bütüncül değil tek yönlü bir bakışla bazı iyileştirmeler yapılması yolu izlendiği için bir taraf düzelirken diğer taraftan başka problemlerin ortaya çıktığına dikkat çekmiştir. 1970’li yılların sonundan itibaren Mısır’daki dinî hayat üzerinde etkili olan ve klasik anlamda bir âlim olmaktan çok, geniş kitlelere hitap eden bir vâiz olma özelliği öne çıkan Şa‘râvî’yi, Mısır ve Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde ilgiyle takip edilen hutbe, vaaz ve irşad faaliyetleri şöhrete ulaştırmış, fasih Arapça yerine halk dilini kullanması geniş kitleler tarafından izlenmesini kolaylaştırmıştır. Adına yayımlanan kitaplar geniş bir okuyucu kitlesi bulmuş, el-Ehrâm ve el-Ahbâr gibi yarı resmî gazetelerde her gün onun sözlerine yer verilmiştir. Halk kitleleri yanında resmî makamlarca da kabul görmesinde İslâm’ın siyaset üstü bir din olduğunu savunması ve aşırı grupları eleştirmesi etkili olmuştur. Klasik mânada bir Kur’an müfessiri olmayan Şa‘râvî yaptığı sohbetlerde âyetleri tefsir ederken önce kelimelerin sözlük anlamlarını ve delâlet ettikleri mânaları belirttikten sonra âyetleri sade bir üslûpla açıklar, ardından diğer âyet ve hadislerle bağlantısını kurardı. Çok sayıda fetva veren Şa‘râvî kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde kadın konusunda da pek çok görüş belirtmiştir. Onun özellikle kadınların mecbur kalmadıkça aktif olarak çalışma hayatına katılmasını reddeden görüşleri kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilmiştir. Nisan 1911’de Mısır’ın Dekahliye muhafazasının Mîtgamr şehrine bağlı Dekâdûs köyünde doğdu. İlk öğreniminin ardından Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi ve 1926’da Ezher’in Zekâzîk’teki ilkokuluna kaydoldu, 1932’de lise bölümüne başladı. Henüz lisede iken Vefd Partisi’ni, dolayısıyla Mustafa en-Nehhâs’ı destekledi. Dinî konuların yanı sıra içtimaî ve siyasî meselelerle de meşgul oldu; öğrenci hareketlerine katıldı ve talebe birliğinin başkanlığını yaptı. 1934’te öğrenci olayları sırasında tutuklandı ve bir ay kadar hapiste kaldı. Liseden sonra 1936’da Kahire’ye giderek Ezher’e bağlı Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye’ye girdi. Buradaki hocaları arasında o sırada Ezher şeyhi olan Muhammed Mustafa el-Merâgi, Ahmed Yûsuf Necâtî, Ahmed İmâre ve İbrâhim Hamrûş gibi âlimler vardı. Ayrıca İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ’dan özel ders aldı. Ancak Vefd Partisi’ni desteklemesi İhvân-ı Müslimîn ile arasının açılmasına sebep oldu. 1941’de fakülteyi bitirdi ve 1943’te öğretmenlik diploması aldı. Ardından Ezher’in Tanta, İskenderiye ve Zekâzîk’teki okullarında öğretmenlik yaptı. 1950’de Mekke’deki Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde hoca olarak çalışmaya başladı. 1960’ta Ezher’e bağlı Tanta’daki okulun, ertesi yıl Evkaf Bakanlığı’nda davet ve fikirle ilgili bölümün müdürlüğüne getirildi. 1962’de Ezher’de ulûm-i Arabiyye müfettişliğine, 1964’te Ezher Şeyhi Hasan Me’mûn’un sekreterlik işlerine müdür tayin edildi. 1966’da, Fransız işgalinden henüz yeni kurtulup eğitim dili olarak Arapça’yı yerleştirmeye çalışan Cezayir’e destek olmak amacıyla Ezher’den bu ülkeye gönderilen Arap dili uzmanları grubuna başkanlık etti ve orada ders verdi. 1970’te Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde misafir hoca sıfatıyla çalışmaya başladı. 1972’de aynı üniversitenin ed-Dirâsâtü’l-ulyâ kısmının başkanlığına getirildi. 1975’te Mısır’a döndü ve Ezher’den sorumlu bakanlık bünyesinde genel müdür oldu. Aynı yıl Mısır televizyonunda “Nûrun alâ nûr” adlı haftalık programlarına başladı. Nisan 1976’da yaş haddinden emekliye ayrıldıktan sonra Kasım 1976 – Ekim 1978 arasında Memdûh Sâlim’in başbakanlığındaki hükümette Evkaf’tan ve Ezher’den sorumlu bakan olarak görev yaptı. Bakanlığı esnasında Mısır’da kurulan ilk İslâmî banka olan Banku Faysal’ın kuruluşuna izin veren karara imza attı. Bu sırada Mısır televizyonunda cuma günleri yayımlanan tefsir derslerine başladı. Bu programları çok geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edildi. 1980’de Mısır Şûrâ Meclisi’ne üye seçildi. Uzun süren bir hastalıktan sonra 17 Haziran 1998’de Kahire’de vefat etti ve Dekâdûs köyünde defnedildi. Şa‘râvî 1983’te Cumhuriyet, 1988’de Devlet Takdir ödülüne lâyık görülmüş, 1998’de Dübey Yılın Şahsiyeti ödülünü almıştır. 1985’te Menûfiye Üniversitesi, 1990’da Mansûre Üniversitesi kendisine fahrî doktorluk unvanı vermiştir. Çeşitli müesseselerin oluşturduğu kurullarda yer almış, 1980’de Ezher’in itibarlı kurumlarından olan Mecmau’l-buhûsi’l-İslâmiyye’ye ve 1988’de Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye üye seçilmiştir. Çok yönlü kişiliğiyle farklı makamlarda bulunan Şa‘râvî Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki pek çok ülkeye seyahat etmiş ve çeşitli toplantılara katılmıştır. Devlet başkanları Enver Sedat ve Hüsnü Mübârek’le iyi ilişkiler kurmuş, Enver Sedat, İsrail ile Camp David Antlaşması’nı yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiği zaman o da yanında bulunmuştur. Birleşmiş Milletler’de ilk cuma namazını kıldırarak burada hutbe okumuştur. İslâm’ın siyasî ideolojilerle ilişkisi olmadığını belirten Şa‘râvî bütün gruplara ve cemaatlere mesafeli davranmıştır. Enver Sedat’ın radikal bir örgütün mensupları tarafından öldürülmesinin ardından aşırı gruplara karşı halkın ve özellikle gençliğin dinî konularda eğitilmesi gerektiğini belirten Şa‘râvî sistemi de eleştirmekten geri durmamıştır. Problemler ortaya çıktıktan sonra İslâm’da çare arandığını ve bütüncül değil tek yönlü bir bakışla bazı iyileştirmeler yapılması yolu izlendiği için bir taraf düzelirken diğer taraftan başka problemlerin ortaya çıktığına dikkat çekmiştir. 1970’li yılların sonundan itibaren Mısır’daki dinî hayat üzerinde etkili olan ve klasik anlamda bir âlim olmaktan çok, geniş kitlelere hitap eden bir vâiz olma özelliği öne çıkan Şa‘râvî’yi, Mısır ve Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde ilgiyle takip edilen hutbe, vaaz ve irşad faaliyetleri şöhrete ulaştırmış, fasih Arapça yerine halk dilini kullanması geniş kitleler tarafından izlenmesini kolaylaştırmıştır. Adına yayımlanan kitaplar geniş bir okuyucu kitlesi bulmuş, el-Ehrâm ve el-Ahbâr gibi yarı resmî gazetelerde her gün onun sözlerine yer verilmiştir. Halk kitleleri yanında resmî makamlarca da kabul görmesinde İslâm’ın siyaset üstü bir din olduğunu savunması ve aşırı grupları eleştirmesi etkili olmuştur. Klasik mânada bir Kur’an müfessiri olmayan Şa‘râvî yaptığı sohbetlerde âyetleri tefsir ederken önce kelimelerin sözlük anlamlarını ve delâlet ettikleri mânaları belirttikten sonra âyetleri sade bir üslûpla açıklar, ardından diğer âyet ve hadislerle bağlantısını kurardı. Çok sayıda fetva veren Şa‘râvî kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde kadın konusunda da pek çok görüş belirtmiştir. Onun özellikle kadınların mecbur kalmadıkça aktif olarak çalışma hayatına katılmasını reddeden görüşleri kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilmiştir.