Semavi Dinlerin "Kutsal" Bilinen Kitapları

Kur'an'ın Eleştirisi 1

İlhan Arsel

Kur'an'ın Eleştirisi 1 Quotes

You can find Kur'an'ın Eleştirisi 1 quotes, Kur'an'ın Eleştirisi 1 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Soru sormanın ve peygamberlerle tartışmanın kötü bir şey olduğunu, Tanrı’nın insan denilen yaratığı bu bakımdan hor gördüğünü anlatmak amacıyla Kur’an’a. şu tür ayetler eklemiştir: “Andolsun ki, biz bu Kur’an’da, insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat, tartışmaya en çok düşkün, varlık insan olmuştur (insanın en çok yaptığı şey, tartışmasıdır)
Reklam
Akıl, mantık nerede?
Şeriatla müspet ilim yapmanın ya da akılcı düşünce doğrultusunda gelişme olasılığını bulmak imkansızdır. Örneğin Adem'in yaratılışına, eşiyle birlikte cennetten atılışına ve şeytanın Tanrıya başkaldırışına, mağaraya sığınmış gençlerin ve köpeklerinin 309 yıl boyunca uykuda kaldıklarına (Kehf suresi ayet 9 vd), Süleyman peygamberin karınca diliyle karıncalarla ve kuşdiliyle kuşlarla konuşmasına ve Hudhud kuşuyla Sebe melikesine haber göndermesine ((Neml suresi, Sebe Suresi), Yahudilerin maymun cinsi hayvan şekline dönüştürülmesine, kesilen ineğin kemiğiyle vurmak suretiyle ölünün diriltilmesine (Bakara Suresi, ayet 67-73), denize atılan Yunus'un balık tarafından yenilmesine ve balığın karnındayken, dualar edip kurtulmasına (Yunus suresi, ayet 98, Enbiya Suresi ayet 87, Saffat Suresi ayet 139-145) İbrahim peygambere dört kuşu parçalatıp bunları canlandırmasına (Bakara Suresi ayet 259,260)... Bütün bunların Tanrı denemesi olduğuna dair ve daha bunlara benzer niceleri vardır ki, Kuran'ın bilim kaynağı olduğu iddialarını geçersiz kılmak yanında, bir de batıl inançlara yer verdiğinin kanıtıdır.
Sayfa 158 - KaynakKitabı okudu
Öte yandan İslamcılar, Kur'an'ın en basit sorunlarla ilgili ayetlerini bile, sanki derin anlamlar ve derin bir felsefeyle doluymuş gibi gösterirler.
20. yüzyılın en büyük düşünürleri arasında yer alan Bertrand Russel, "cehennem" fikrinin "gaddar ruhlu" insanlar tarafından uydurulduğunu, çünkü insani duygulara sahip hiçbir varlığın, kişileri cehennem ateşinde yakılır görmekten zevk almayacağını söyler. Anlatmak istediği şey, muhtemelen cehennem düşüncesinin Tanrı anlayışıyla bağdaşmayacağıdır.
Sayfa 96 - KaynakKitabı okudu
„…bir gün bir yaşlı bir kadın Hz.Muhammed’in yanına gelip şöyle der: “Ya Resulallah! Allah’a dua et de beni cennete koysun.” Hz. Muhammed kendisine şöyle yanıt verir: “Cennete hiç kocakarı girmez.” Bu yanıtı alınca kadıncağız ağlamaya başlar ve dönüp gider. Az sonra Hz. Muhammed şöyle der: “Haber verin ona (ki) kocakarı olarak (cennete) giremez, çünkü Allah Teala şöyle buyurdu: ‘inşa edip de onları hep bakir kızlar kılmışızdır’...’” Daha başka bir deyimle şunu anlatmak ister ki, Tanrı, dünya yaşamı sırasında buruşmuş, kocakarı olarak ölen kadınları cennete alırken “ceylan gözlü güzel huri” şekline sokup (“inşa edip”), “defteri sağdan verilmiş” (“Eshabi yemin”e) olan erkek kullarına hediye etmiştir.“ (Tirmizi’nin Mu’az’dan rivayeti için bkz. Elmalılı H. Yazır, age. c.6, s.4709.)
Reklam
"Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır." (Nebe/31-34)
"...yemin etmek, genellikle yalan söylemeyi gelenek edinmiş kimselerin başvurdukları bir yol değil midir?"
„Sorulan her konuyu akıllı insan anlar ve eleştirmez. Cahil insan ise anlamadan cevaplar ve soru soran kişiyi eleştirir.”
Batı dünyası aşağı yukarı 1400 yıllık gelişme süreci içerisinde akıl, her türlü yasağı yenerek Yahudi ve Hıristiyan dinlerini ve bu dinlerin kutsal bilinen kitaplarını amansız bir eleştiriden geçirebilmiş, bu eleştirilerden sonra bu kitapların insan yapısı şeyler olduğu görüşüne yönelmiş, bunun sonucu olarak aklı vahiyin önüne geçirebilmiş ve böylece gelmiş geçmiş uygarlıkların en ileri gidenini meydana getirebilmiştir.
Sayfa 71 - KaynakKitabı okudu
Reklam
Kur’an’ın Araplara özgü bir kitap olduğu ve Araplardan başka milletleri (yani kendilerine kitap verilmemiş olanları) bağlamaması gerektiği kuşkusuzdur! Zira, mademki Tanrı her kavme, o kavmin kendi diliyle kitap göndermeyi uygun bulmuştur ve mademki Arapların kendisine, “(Ey Tanrı) Araba yabancı dilden (kitap) olur mu ?...” (Fussilet Suresi, ayet 44) ya da “...Bizden evvel Yahudilere ve Hıristiyanlara kitap gönderdin, fakat biz onların okuduklarından bir şey anlamıyorduk veya “Bize kitap gönderilseydi, onlardan daha fazla hidayete ererdik” diyememeleri için onlara kendi anlayacakları dilde, yani Arapça olarak kitap vermiştir, o halde Araptan başka milletlerin (örneğin, Türklerin, Acemlerin vd...) “Biz Arapça bilmeyiz; Tanrı bize kendi dilimizden kitap vermedi; vermediğine göre bizi bilmediğimiz, anlamadığımız dilde yazılmış bir kitapla sorumlu kılamaz. Bu itibarla Arapça Kur’an bizi bağlamaz” şeklinde konuşmaları kadar doğal ne olabilir ki!
Din adamları Enam/119 göre zor durumda kaldığın vakit domuz eti yenilmesinde sakınca olmadığını açıklamıştır. Tanrı neden kulunu harama muhtaç bırakıyor ve duasını kabul etmiyor böyle durumlarda? İlginç.
Hmmm...?
"Ey iman edenler! Şayet inkarı imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi dahi dostlar edinmeyin. İçinizden kimler onları dost edinirse, işte kendilerine kötülük edenler bunlardır." (Tevbe/23)
"Dileseydik elbette herkesin doğru yolda yürümesini sağlardık. Fakat şu sözüm mutlaka gerçekleşecek: Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım!" (Secde/13) Yani Tanrı bütün insanları bilerek doğru yola iletmiyor?
406 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.