1918-1919 yılındaki Kürt ulusal eylemlerini İngilizci, Amerikancı diye çok ucuz sloganlarla suçlamaya kalkanların, Kemalistlerin Amerikancılığı üzerinde dikkatle durmaları zorunluluktur.
Neden dört başı mamur bir biçimde, "böl-yönet" politikası hayata geçirilmiştir? Kaldı ki, bu uygulamanın, giderek, "böl- yönet ve yok et" biçimini aldığı da kuşkusuzdur.
Türk solu, Kürt solu diye ayrımlar yapmak, şovenizmdir, deniyor. "Türkiye solu" kavramının her ikisini de kapsadığı varsayılıyor. İşte temel mesele de burada ortaya çıkıyor. Bu, Kürdistan'ı bir ülke olarak kabul etmemek anlamına geliyor. Halbuki "Türkiye", Türklerin yaşadığı ülke anlamına gelir ve Kürdistan'ı kapsamaz. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı ülke anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi Türk devlet ve hükümet yetkilileri tarafından Kürt kimliği ve Kürdistan kimliği tanınmamaktadır. Bu bakımdan Kürdistan'ı, "Türkiye" kavramı kapsamında değerlendiren Türk solu, Kürt solu gibi ayrımları şovenistlik sayan bu anlayış, tam da resmi ideolojiye uygun bir anlayıştır.
Türkiye'nin bir Kürdistan'ı var, Irak'ın bir Kürdistan'ı var, Suriye'nin bir Kürdistan'ı var, İran'ın bir Kürdistan'ı var, fakat Kürtlerin Kürdistan'ı yoktur.
Kimliği inkar edilen, bunun için ülkesinin ve ulusunun adı yasaklanan, dili yasaklanan, aşağılanan insanların, gasp edilmiş bu temel değerleri için mücadele etmemesi düşünülemez.
Bu çalışmada, üzerinde durulan temel olguysa Kürdistan'ın bölünmesi, parçalanması ve paylaştırılmasıdır. Bu sürecin nasıl gerçekleştirileceğinin incelenmesidir.