Küresel Yanılgılar

John Gray

Küresel Yanılgılar Quotes

You can find Küresel Yanılgılar quotes, Küresel Yanılgılar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
lnsanın isteklerinin sonu olmayabilir, ama dünya kaynakları sınırlıdır ve geri döndürülemez. Bugünkü yaşam biçimimiz ucuz enerji olmaksızın sürdürülemez; ama enerji elde edilen kaynaklar büyük bir hızla tükenmekte ve pahalanmaktadır. Aynı zamanda ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların da odak noktalarıdır.
Our Posthuman Future adlı kitabında Fukuyama bilimin insan doğasının dönüştürülebilmesini, ve dolayısıyla yeni tarihi anlaşmazlıkları mümkün kıldığı temeline dayanarak 'tarihin yeniden başladığını' ilan ediyor. Buradan çıkan anlam bilimsel gelişmeler olmaksızın, tarihin sona erdiğine dair ilk görüşünün doğrulanacağıdır. Oysa bu, bilimin tarihteki rolünün ters yüz edilmesinden başka bir şey değildir; tarihi yönlendiren bilim değil, bilimi yönlendiren tarihtir. Bilim adamları nükleer fiziği geliştirmiş olabilirler ama atomun parçalanması bir savaşın ürünü olarak doğmuştur. Radar teknolojisinde, tıpta ve pekçok alanda sayısız gelişme için de aynı durum söz konusudur. Askeri anlaşmazlıkların ivedi gereklilikleri neticesinde bulunmuşlar ve takip eden gelişimleri ekonomik güçler tarafından belirlenmiştir. Yeni biyoteknolojiler için de durum farklı olmayacaktır. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de bilim ve teknolojinin gelişimini savaş ve kar belirleyecektir
Reklam
Yalnızlık çağının belki de hiç gelmeyeceğini düşünmek için iyi nedenler öne sürülebilir. Lovelock, insan türünün artan nüfusu nun gezegende ciddi bir hastalık teşkil ettiğini yazmıştır. Dünya, yayılan insan vebasından muzdariptir. Lovelock, insan vebasının dört olası sonucu olduğunu düşünüyor: 'yayılan hastalık organizmalarının yok edilmesi; kronik enfeksiyon; ev sahibinin yok edilmesi; ya da ev sahibi ile istilacıların ortak yararlarından ötürü uzun süreli bir ilişki kurması, simbiyosis.'
Bugünkü yaşam biçimimiz birçoklarının düşündüğünden çok daha parçalanmaya yakın ve gittikçe savunmasızlığı daha da artı yor. Global ağlar genişleyip derinleştikçe dünyanın daha emniyetli olacağını düşünme eğilimindeyiz, ancak birçok bağlamda bu inanışın tersi geçerli. İnsanlar arasındaki iletişim arttıkça, dünyanın bir bölgesindeki kriz kolayca öteki bölgelere de sıçrıyor. Milenyum virüsü somutlaşmasa da, bizi birbirimize bağlayan sanal bağların aşırı düzeydeki zayıflığı, nükseden bilgisayar virüslerin den anlaşılıyor. Siber alem teröristlerinin, bilgisayar kontrol sis temlerine girip nükleer istasyonları ve havaalanlarını saf dışı bı rakması an meselesi.
Hümanistler ilerlemeye duydukları inancın akla dayandığına inanıyorlar, oysa bu inanç bilimsel bir sorgulamanın sonucu değildir; evrensel kurtuluş hikayesi olarak Hıristiyan tarih görüşünün laik giysiler içindeki biçimidir. İlerleme savunucuları bilgi artışının insanı özgür kılacağına inanırlar, ama insanlar artan bilgilerini tehlikeli veya sonunda kendi yıkımına neden olduğu kanıtlansa bile en acil ihtiyaçlarını karşılamakta kullanan gelişmeci birer canlıdır. Klonlama teknolojisindeki ilerlemeler ile insanlık sonrası yeni bir tür üretilirse, bunun nedeni savaş, karlılık ve liderlerin kendini beğenmişlikleri gibi insansı istek ve güçlerin etkileşimi olacaktır. İnsanlık-sonrası gelecek, insanlığın geleceğini yönetmeye başladığı an değil, insanlık tarihinde daha kör bir devrin başladığını gösteren bir an olacaktır. 24 Haziran 2002
Gittikçe artan insan nüfusunun devamı için gezege nin yok olan kaynaklarının çok daha yoğun bir biçimde sömürülmesi gerekecektir. İşin doğrusu insanlar gezegeni sonunda kendi lerinin bir uzantısı haline getirecekler. Dünyaya baktıklarında kendi lağımlarının tortusundan başka hiçbir şey bulamayacaklar.
Reklam
Pozitivizm bugün büyük çapta unutulmuş olsa da, İngiliz halkının büyük çoğunluğunun basmakalıp dünya görüşü gibi Hıris tiyanlığı takip eden hümanist inancın biçimlendirilmesinde tüm diğer entellektüel hareketlerden çok daha etkili olmuştur. Pozitivistler aslında liberal olmaktan çok uzaktı. lnsan türünün' en üstün varlık olarak kutsanacağı 'İnsanlık Dini' adını verdikleri yep yeni bir din kurmayı amaçlıyorlardı ve büyük bir hevesle Katolik Kilisesi'nin Orta Çağ'da sahip olduğu gibi bir güce sahip olacakları zamanı bekliyorlardı.
İnsanlığın bilgisi artabilir ama hayvansılığı bü yük ölçüde aynı kalacaktır. İnsanlar artan bilgilerini birbirlerine ters düşen amaçları -her ne olursa olsun-için kullanırlar. Soykırım ve doğanın yok edilmesi, tıpkı antibiyotikler ve yaşam süre sinin uzatılması gibi bilimsel bilginin ürünleridir. Bilim insanın gücünü artırır ama insan yaşamım daha sağduyulu, barış dolu ve ya medeni yapamadığı gibi insanlığın dünyayı yeniden biçimlendirebilmesini de daha az olanaklı kılar.
Ateizmin, tıpkı bir zamanlar piyano ayaklarını örten gereksiz süsler gibi baskının işareti olarak görüleceği zamandan belki de çok uzakta değiliz.
Bugün müridleri ne söylerse söylesin, Karl Marx ve John Stuart Mill bilimin ilerleyişiyle dinin yok olacağından kuşku duyma dılar. Din yok olmadığı gibi, yakın gelecekte olabileceğini gösteren en ufak bir belirti bile yoktur. Buna rağmen dinin insan yaşamından silinebileceği fikri, hümanistler arasında inancın göstergesidir. Seküler ideoloji dünyanın her yerinde terk edilirken yönlerini şaşıran hümanistler şaşkınlık içindeler.
Reklam
Karl Marx ve John Stuart Mill gibi on dokuzuncu yüzyıl düşünürleri bilimin toplum ve ekonomilerde etkisi arttıkça, dünyaya bakışımızın çok daha rasyonel olacağına inanmışlardır. Bu, düşünürlerin ilerlemenin kesinlikle kaçınılmaz olduğuna inandıkları anlamına gelmez; aklın ilerlemesinin getireceği başarısızlıkları göz ardı etmemişlerdi; ama tasavvur edemedikleri şey, bilim ve teknoloji hızla gelişirken akıldışılığın da artabileceğiydi. Aydınlanma döneminin temel ilkesine göre, insan bağımsızlığının anahtarı, bilginin artışıdır. Aydınlanmaya gerçekten inanan hiçbir düşünür bu inanç ilkesinin doğruluğunu sorgulamayacaktır. Oysa bilgi artışıyla ilerlemenin gerçekleşeceği inancı, kendi içinde irrasyoneldir.
Geleceği bilmemek değildir onulmaz olan; bugünü anlamaktaki başarısızlığımızdır.
Büyük dinler, makul bir biçimde acının ve kötülüğün yalnızca öbür dünyada son bulacağını vaat ederken, ütopik kültler aynı sonuca bu dünyada ulaşmaya niyetlendiler.
Etkileyici bir cümle:
Bilimin yeni bir dünya yaratacağı inancı seküler bir mitostur ve insan yaşamının gerçeklerine, geçmişteki mitosların tümünden daha uzaktır.
Her ne kadar bazı sağlam temelli teoriler içerse de bilim, dinin sunduğu türde sabit bir dünya görüşü öneremez. Özünde geçicidir çünkü.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.