Edebiyatımızda bir kaç özgün yazardan birdir kendisi; farklı bakış açısını tümcelerine yansıtabilen. Genç denilecek yaşta kanserden kaybettiğimiz büyük şair ve yazarı geç de olsa sayfama dahil edebilmek; uzun günlüklerini okumayla geçen yıllardan sonra yine de bir keyiftir benim için.
Eserin temel konusu, 1977 15-16 Haziran işçi eylemleri, kanlı 1 Mayıs'ın ardından gelen. Ve bu manidar başlık altındaki öykülerdeyse, bu odakta buluşan İstanbul ve Anadolu emekçileri başrolleri paylaşıyor. Durum hikayesinden genele giden bu odaklanım, aslında pek çok anlaşılmazlığı barındırmakla birlikte, sizi olaylara bir yerinden sürükleyip duruyor. Kimi zaman Beyoğlu'nun arka sokakları, kimi zaman eski konaklar kimi zaman sıkış tepiş cezaevlerine.
Oldukça farklı olan anlatım; yazarın kelime darağacının bolluğunu ve bakış açısını da yansıtıyor. Şiir başta olmak üzere pek çok yazın ödülü sahibi ve eserleri filmlere de çevrilen Aktunç'u okumaya devam edeceğim: Lirike varan özgün diline...