Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler

Kurtlarla Koşan Kadınlar

Clarissa P. Estes

En Yeni Kurtlarla Koşan Kadınlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kurtlarla Koşan Kadınlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Kurtlarla Koşan Kadınlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık.
İstediğiniz gibi adlandırabilirsiniz, ama gerçek hayatta gelişip serpilmelerine izin verecek kadar yer bulamadıkları için hayata sinsice sokulmak zorunda kalmak, kadınların hayatiyetine karşı yapılan bir insafsızlıktır. Tutsak düşen ve aç kalan kadın, her tür şeye sinsice sokulur ve her şeyden sinsice bir şeyler çalar. Onaylanmayan kitaplara ve müziğe sokulur; dostluklara, cinsel duygulara, dinsel bağlılıklara sokulur. Kaçamak düşünüşlere, devrim düşlerine sokulur. Akranlarına ve ailesine sinsice sokularak onların zamanım çalar. Bir hazine aşırıp sinsice eve sokar. Yazma zamanlanndan, düşünme zamanlarından, ruhsal-zamanlarmdan sinsice çalar. Bir tin aşırıp sinsice yatak odasına getirir, çalışmaya başlamadan önce sinsice bir şiir okur, kimse bakmadığında araya bir zıplama ya da kucaklama sıkıştırır. Fazlasıyla zıt kutuplara ayrılmış bu yoldan kurtulmak için, kadının yapmacıklıktan vazgeçmesi gerekir. Sahte bir ruhsal-hayata sokulmak asla işe yaramaz. Her zaman en ummadığınız anda yan duvarları çökertiverir. Bu durumda mutsuzluk her yeri sarar. Platformunuz ne kadar ev yapımı olursa olsun, uyanmak, ayağa kalkmak ve yaşayabileceğinizin en çoğunu yaşamak, yapabileceğinizin en iyisini yapmak ve sahteliklerin içeri sokulmasından vazgeçmek daha iyidir. Gerçek bir anlam taşıyan ve sizin için sağlıklı olan şeylere tutunmakla yetinmeyi bilmelisiniz.
Ayrıntı Yayınları
Reklam
Bir kadın, hayatını güzel, temiz ve küçük bir pakete tıkıştmrmış gibi yaptığı zaman, aslında sadece bütün hayati enerjisini gölgeye sokarak yay gibi germektedir. Böyle bir kadın, “İyiyim, ben iyiyim,” der. Odanın diğer köşesinden ya da aynada ona bakarız. Biliriz ki, iyi değildir. Sonra bir gün bir zurnacıyla tanışıp bilardo salonu güzeli olmak için Tippicanoe’ye kaçtığını duyarız. Ve ne oldu diye şaşırırız, çünkü biliriz ki, zurnacılardan nefret etmektedir ve her zaman Tippicanoe’de değil, Orcas Adası’nda yaşamak istemiştir. Üstelik, daha önce bilardo salonlarından hiç söz etmemiştir. Henrik Ibsen’in oyunundaki Hedda Gabler gibi, Vahşi Kadın da bir yandan dişlerini gıcırdatırken, bir yandan da “sıradan bir hayat” yaşayabilirmiş gibi davranır, ancak, her zaman ödenecek bir bedel vardır. Hedda sinsice tutkulu ve tehlikeli bir hayatın içine sızar, eski sevgilisiyle ve Ölümle oyun oynar. Dışarıdan bakıldığında şapkalar takmaktan ve kurumuş kocasının sıkıcı hayatına ilişkin dırdırlanna kulak vermekten hoşnutmuş gibi görünür. Bir kadın görünüşte nazik, hatta sinik olabilir, ama içten içe kanamaktadır. Ya da Janis Joplin gibi, bir kadın artık dayanamaz hale gelene kadar boyun eğmeye çalışabilir ve derken gölgede kalması için zorlanmaktan aşınan ve hastalanan yaratıcı doğası, bir insanın yeteneklerini ve bizzat hayatını gözardı eden pervasız yöntemlerle “yetiştirme” ilkelerine isyan ederek şiddetli bir şekilde patlar.
Ayrıntı Yayınları
Yazarlar, ressamlar, dansçılar, anneler, arayıcılar, mistikler, öğrenciler ya da gezginler, yazmayı, resim yapmayı, dans etmeyi, anneliği, araştırmayı, bakmayı, öğrenmeyi, talimi bıraktıklarında, gölge hayat ortaya çıkar. Bunları yapmayı uzun zaman harcamalarına karşın, istedikleri sonuca ulaşamamaları ya da hak ettikleri kadar tanınmamaları ya da sayısız başka nedenler yüzünden bırakmış olabilirler. Yaratıcı güç hangi nedenle olursa olsun durunca, tabii bir şekilde ona doğru akan enerji de fırsatım bulduğu her an ve her yerde yüzeye çıkabileceği yeraltma iner. Bir kadın, gündüzleri istediği her şeyi tam anlamıyla yapamayacağını hissettiğinden, garip bir ikili hayat sürdürmeye başlar. Gündüz saatlerinde “miş” gibi yaparken, fırsatını bulduğunda bambaşka bir şekilde davranır.
Ayrıntı Yayınları
Ruhun ve benliğin bu ıskartaya çıkarılmış, değersizleştirîlmiş ve “kabul edilemez” boyutları karanlıkta öylece yatmaz, tersine, ne zaman ve nasıl bir özgürlük hamlesinde bulunacaklarının planlarını yaparlar. Bilinçdışında fokurdayıp köpürürler, çağıldarlar, kaynarlar, ta ki bir gün üstlerindeki kapak, ne kadar sıkı kapatılmış olursa olsun, taşkın bir sel halinde ve kendi bildikleri gibi dışarıya ve yukarıya doğru patlayana kadar. O zaman onu kapatmaya çalışmak, bizim ıssız ormanlarda dediğimiz gibi, beş kiloluk torbanın içine on kiloluk çamuru yeniden sokmaya çalışmaya benzer. Bir kez patladı mı, gölgeden püskürenleri tekrar tıkıştırıp kapatmak zordur. Yaratıcı tinin sevincini tamamen gömmektense, bilinçli bir şekilde yaşatmak için bütünsel bir yol bulmak en iyisidir, ama kimi zaman kadın köşeye sıkıştırılır ve ortaya da böyle bir sonuç çıkar.
Ayrıntı Yayınları
Cehalet hiçbir şey bilmemek ve iyinin cazibesine kapılmaktır. Masumiyetse herşeyi bilmek ve yinede iyinin cazibesine kapılmaktır
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.