Kürtler

Hasan Cemal

Sayfa Sayısına Göre Kürtler Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Kürtler sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Kürtler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kürtler, Türkler Anadolu’ya gelmeden de vardı! Çerkezler, Gürcüler, Çeçenler, İnguşlar, Abhazlar, Azerîler, Arnavutlar, Boşnaklar ya da başkaları daha gelmeden de Kürtler bu topraklarda yaşıyorlardı. Sonradan gelenler, tıpkı Amerika’da olduğu gibi, geçmişlerini bir yerde bırakıp yeni devletin, Cumhuriyet’in verdiği Türklük kimliğine sarıldılar, geleceğe dönük yeni umutlarla yeni bir hayata başladılar. Kendilerine Türk’ten başka her şey diyenler artık kendilerine Türk demeye başladılar. Yıllar geçtikçe birbirleriyle kaynaştılar. Kürtler için de geçerli oldu bu durum. Kürtler ile Türkler de kaynaştı. Kürtlerin içinden bazıları da Kürtlüğünü bırakıp Türkleşti. Yani asimile oldu. Kimi, kendini yine Kürt hissetti, ama Türklüğü ağır bastı. Ama Kürt milliyetçiliği kaybolmadı. Çünkü Kürtler var olmaya devam etti.
Sayfa 594Kitabı okudu
" Hasan Cemal, sen değil misin dört ayrı kökten gelen? Anneannen Gürcü, deden Çerkez değil mi? Babaannen Yunan Makedonyası’ndan Serez’den, büyükbaban Cemal Paşa Midilli Adası’ndan değil mi? Ama sen ‘Türküm’ demiyor musun? Türk olarak büyütülüp yetiştirildiğini, kendini Türk hissettiğini söylemiyor musun? O zaman Kürtlere de ne oluyor? Herkes kendi köklerine dönmeye kalkarsa, yetmiş iki milletten insanın yaşadığı bu topraklarda neler olabilir, düşünebiliyor musun? Çocukluk arkadaşın Murat Karayalçın sana bir seferinde söylememiş mi, ‘Biz Lazlar Türklüğü kabul etmedik mi, asimile olmadık mı, bu Kürtlere de ne oluyor?’ diye...”
Sayfa 594Kitabı okudu
Reklam
Örneğin Celal Bayar, 10 aralık 1936 tarihli “Yüksek Başvekâlet”e başlıklı raporunda şöyle der: “Doğu illeri bizim rejimimize gelinceye kadar kati bir tarzda hâkimiyetimiz altına girmemiştir. Geçmiş hükûmetler, halk üzerindeki hâkimiyetlerini ağalar ve şeyhler vasıtasıyla yürütmek istemişlerdir. Ağalar ve şeyhler soyduklarının bir kısmını hükûmet erkânına vermek suretiyle müşterek idarei maslahat devri yaşanmıştır. Şark’ta bugün için dahi tamamen yerleştiğimiz iddia olunamaz. İstinat edeceğimiz en mühim kuvvet, ordumuz ve jandarmamızdır. Bu iki mühim kuvvetin inzibatî ve modern zihniyetle idaresi karşısında iftihar duymamak kabil değildir. Doğu illerinde hâkimiyet ve idare bakımından göze çarpan bariz bir hakikat vardır: Şeyh Said ve Ağrı isyanlarından sonra Türklük ve Kürtlük ihtirası karşılıklı şahlanmıştır. İsyan edenleri tenkil etmek için şiddetin manası anlaşılır ve yerindedir. İsyandan sonra, fark gözetmeksizin idare etmek de, bundan ayrı ve mutedil bir sistemdir. Hariçten sokulmaya çalışılan politikanın muzır cereyanlarını kırmak ve yurttaşları anavatana bağlamak için devamlı çalışmak ister. Kendilerine, yabancı bir unsur oldukları resmî ağızlardan da ifade edildiği takdirde, bizim için elde edilecek netice, bir aksülamelden ibaret olabilir. Bugün Kürt diye bir kısım vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniliyor. Ve daha doğrusu bu kısım vatandaşlar hakkında ne gibi bir sistem takip edileceği idare memurlarınca vazıh olarak bilinmiyor.” ( Celal Bayar, Başbakanlık Dönemi, 1937-1939, Nurşen Mazıcı, Der Yayınları, s. 159-160.)
Sayfa 599Kitabı okudu
133 öğeden 201 ile 133 arasındakiler gösteriliyor.