Gerek eğitim sistemimiz gerekse yetiştirilme tarzımız sonucu sorulara yorumsuz ve kısa cevaplar verme eğilimindeyiz.
Cevap denince çoğunlukla aklımıza gelen İki seçenek vardır.
-Evet ya da hayır.
Duygusal açıdan mükemmel olma zorunluluğunuz yoktur dahası böyle bir hali sürekli yaşamanız mümkün değildir. İnsan hayatının bazı dönemlerinde hayal kırıklıkları yaşar ki bu gelişimi destekleyen normal gelişim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bazı dönemlerinde mutlu olur.
Bazı dönemleri gergin olur..
Sadece bir duyguya odaklanıp o hale sürekli yaşamaya çalışmaktansa İçinde bulunduğumuz duruma uygun duyguları yaşarsanız doğru şekilde ifade edersiniz kendinizi daha rahatlamış hissedersiniz ve huzurlu olursunuz.
Özellikle gençler ve genç yetişkin gruplarda sıklıkla gözlenen beğenilme arayışları, takipçi sayısı, fenomen olma arzuları, gün geçtikçe artmaktadır.
Bireyin benliğinin sanal olarak şişmesine kendini olduğundan daha farklı algılamasına sebep olan bu durum zamanla bağımlılık haline dönüşebilmektedir.
Sınırların olmadığı bir arzuların hakim olduğu bu dünyadaki tatmin arayışları gerçek yaşamın yerine konduğunu farkında olmadan ruhsal problemlerin gelişmesine sebep olmaktadır.
Mesela sosyal fobisi olan biri hayatındaki birçok kazanımı daha en başından kaybetmektedir.
Kişi iş yerinde kendini ifade edemediğinden ya da en basit topluluk önünde sunum yapmaktan bile kaçındığından etkili olabileceği birçok projeden uzak durabilir ve terfi imkanlarını kaçırabilir ya da kişi reddedilme beğenilmeme korkusu yüzünden etkilendiği kadına duygularını açmaz, bu etkileşimi erteler ve hayatı boyunca huzurlu olabileceği bir ilişkiden mahrum kalabilir.