Sanki vahşî bir ormanda güzel ve tehlikeli bir yaratık
tarafından neredeyse canlı canlı yenilmek üzere olan
ama bu konuda hiçbir fikrî olmayan çaresiz bir yaratıkmışım gibi başını yana eğdi ve bana baktı.
“Hey!” Ayağımı yere vurdum ve elimi sertçe belime
koydum. “Soru ‘Pisliklerle aranda ne var?’ değil,
daha ziyade şöyle olmalı:
‘Neden erkeklerin çoğu pislik?’”