İskenderiye Kütüphanesi, insanoğlunun belleginin aldığı en büyük darbe şüphesiz: Yerleri hiçbir biçimde doldurulamayacak pek çok yapıtın orada yokolduğu bilinen gerçek. Gelgelelim, o büyük yıkım ötekileri unutturmamalı. Öncesinde, İÖ. 747 yılında, Babilonya kralının kendisini ve ailesini konu edinmeyen bütün kitapları imha et tigi yazıyor kaynaklarda. Kör Kütüphaneci Borges, karanlıkta görüyor: I.Ô. 213'de Çi-Hoang-Ti, imparatorluk sınırları içindeki bütün kitapları, tıp ve arkeoloji alanlarındakileri ayırarak, nehirlere doktūrmüş. Ermiş Paulos, 54 yılında Efes Kütüphanesini gözü kapalı yaralıyor - hem de ağır: Doğu dinlerine ve paganlara ait kitapları ortadan kaldırıyor. 476'daki Bizans yangınında, burada, 120 bin yazma kül oluyor. Araplar 640'da Acem yazmalarını; Moğollar, XI-XIII. yüzyıl arası, Kahire ve Bağdat'ta birkaç milyon yazmayı yok ediyorlar. Zamanın içinde bir Zaman, insan eliyle siliniyor. Oradan Saraybosna Kütüphanesine akan yıllar, yüzyıllar gösteriyor: Âdem, kendisinin ateşi.
Herşey geride kalmıştır diyebilir miyiz bugün, diyebilseydik. Gelecek, bu anlamda geçmişten daha az kırılgan bir güzergâh koymuyor önümüze. Çoğaltım çağı düzmece bir sigorta duygusu yaratıyor bizde..
Sayfa 9 - Sel Yayıncılık Birinci Baskı 2005Kitabı okudu
Herşey geride kalmıştır diyebilir miyiz bugün, diyebilseydik. Gelecek, bu anlamda geçmişten daha az kırılgan bir güzergâh koymuyor önümüze. Çoğaltım çağı düzmece bir sigorta duygusu yaratıyor bizde,...