An itibariyle kitabı bitirdim ve buraya geldim. Kısaca bı şeylerden bahs ermek istedim.
Konuya şöyle bir değinecek olursam;
1900'lerin başlarında Aydın Nazilli'nin Kuyucak köyünde anne babası eşkiya tarafından öldürülen Yusuf, köyün Kaymakamı Salâhattin Bey tarafından evlatlık alınır.
Gel zaman git zaman, evin küçük kızı Muazzez ile arasında abi-kardeş sevgisi değişime uğrar ve aşkları için bir çok mücadeleden geçmek zorundadırlar.
Kitap sadece konu itibariyle aşk temalı gözükse de, okurken Anadolu'yu hissettiriyor;
Ayni zamanda otoritenin gücünü de, paranın gücünü de yüzünüze bir tokat gibi tekrar tekrar çarpıyor.Anadolu insanını, yokluğu, yoksulluğu, sınıf farklılığını, adaletsizliği, çaresizliği tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.
Bana göre her edebi eser, topluma ayna tutmalı, şekillendiği toprakların izlerini taşımalıdır. Kuyucaklı Yusuf, onu her okuyana Türk insanı, yaşamı, köylüsü, aşkları, adaleti hakkında gerçekçi bilgiler sunmaktadır. Olayda anlatılan hiçbir şey, okuyanda gerçek değilmiş izlenimi vermemektedir.Kendinizi o köyde olayları oturup izliyor musunuz gibi hissediyorsunuz .
Olay örgüsü zorlamadı ve kitabın dili sade,akıcıydı daha önceden bir kısmını okuyup bıraktığım bir kitaptı neden bıraktim acaba diye sorgulamadım değil.Her sayfası hüzün ve yaşanamamışlık kokan bir kitap.
Çoğu kitaptan etkilenir ve üzülürüm ama bunun etkisi bir farklıydı.Bir kürk mantolu Madonna değil ama bunun da yeri ayrı oldu .
Velhasıl kelam okuyacaklar listesinde bu esere de yer verin derim .Keyifli okumalar diliyorum :)