"Galiba sonunda kadınlar öldürecek bu ayıyı."
"Karıya dedim ki, aklını mı oynattın sen , ayının başına vurulur mu, dedim. Patates tarlasını bütün didik didik etmiş diye kafası kızmış bir kere, korkmamış ondan sonra da."
“Beyazlarla çatışmam ben” dedi Şeker-Adam, “yalnız benimle uğraşmasınlar onlar da. Katırlarını koşarım, ağaçlarını keserim, ama gün sona erdi mi, çoktan beyazların bulunamayacağı yerleri boylamış olurum.”
"Allahım," diye bağırsı. " Hamrick'in kutup ayısı!" Avazı çıktığı kadar bağırarak kendini evden dışarı attı, yoldan aşağı, kardeşinin benzin istasyonuna doğru koşmaya başladı.
Oraya vardığında soluk soluğaydı.
" Ne oldu sana böyle, Emma?" diye sordu kardeşi Ed. "Hayalet görmüş gibi bir halin var. "
" Hamrick'in kutup ayısı, Ed," diye haykırıyordu kadın. "Ben mutfağı süpürürken sundurmaya geldi, kafasına süpürgeyi vurdum."
Katırları otlatan zenci çocuk kafasını kaşıyarak güneşin batışını izledi. Eğer bu katırları otlatacak olmasaydı, cebinde de üç beş kuruşu olsaydı, Şeker-Adam'ın arkasına takılır giderdi. Cu lmartesi gecesiydi, kasabada tatlı su balıkları kızarırdı gene. Burnunda tütüyordu o güzel kokulu balıklar.
"Sam Billings namuslu adamdır."
"Elbette, namusludur. Yeryüzünde Sam Billings'ten daha namuslu bir insan yoktur. Ben kendimi bildim bileli tanırım Sam 'ı. Kasabanın parası onun elinde oldukça sırtımız yere gelmez, kendime bile güvenmem ben ona güvendiğim kadar. Sam Billings namuslu adamdır, Clyde."
"Beyazlarla çatışmam ben," dedi Şeker-Adam, "yalnız be nimle uğraşmasın onlar da. Katırlarını koşarım, ağaçlarını keserim, ama gün sona erdi mi, çoktan beyazların bulunamayacağı yerleri boylamış olurum. "
Ağaçlardaki baykuşlar uyanmaya başladı. Güneşin batmasına sevindiler.