Ayşe Kara’nın kitapları belki de muhabbetimiz olduğundan hep özeldi.İstanbul’un Çağrısı ve Refia Sultan... İkisi de kitaplığımın baş köşesinde en sevdiğim yazarlar bölümünde. Ama Lâl başkaydı. Bir anneyi , edebiyatla hemhâl bir kadını, Nergis’in yiten kocasının ardından duyduğu o ölümle eşdeğer acıyı sonrasında yağmurun ardından doğan gökkuşağı gibi çıkıp gelen Fuat’ı Ayşe Hoca’nın satırlarından okumak çok güzeldi. Arkaplanda tüm ihtişamıyla İstanbul ve iki kalbin de birlikte selamladığı Türk edebiyatının büyük yazarları. Bergson’da zaman felsefesi, maddenin nakli, bütün devirlerin birleşip bir şey söylemesi, Mevlana, Leyla ile Mecnun, Cezeri... Bu kadar gönülden bağ kurduğum bir de Nazan Bekiroğlu var. Keşke Ayşe Kara hep yazsa..