Evvveeeeettt arkadaşlar gelelim kitabın incelemesine!.. (sıcağı sıcağına yapmak istediğim basit bir yorum. İnceleme konusunda kendimi çok yetersiz buluyorum.)
-Mektuplar kime?...
-sana...
-bana...
-leyla'ya
Emre Karadağ'ın bu değerli kitabını da okuma şerefine nail olduğum için çok mutluyum. Hediye kitapları öne çekip okumak gibi bir alışkanlığım var, önüne geçemediğim ve geçmek istemeyeceğim. Değerli Emre Karadağ ve Ebru Gürsoy Hanım'a minnetlerimle...
*Leyla'ya aşık üç farklı karakterle karşı karşıyayız... Mektuplar yazılıyor...Mektup yazmak ne kadar gerilerde kaldı. Şimdi gelişmiş teknelojiyle, çok kısa bir sürede, hiç sevmediğim kısaltılmış kelimelerle duygularımızı ifade edebiliyoruz. En başta bu düşünülesi bence... Geçmişin hasretini bir nebze de olsa dindiriyor kitabımız. Birçok mektup tarzı kitap okudum ama bu tarz düşündürücü, yoruma açık bir kitaba ilk defa rastlıyorum. (Bazen dönüp dönüp tekrar okuduğum da olmadı değil.) Geniş bakış açısıyla, derin bilgilerle birçok yazarlarımıza ve kitaplarına değinilmiş, göndermeler yapılmış. Yine tasavvufi yönüyle derinlere götürüyor bizi. Mektup Leyla'ya mı, bizlere mi? Ben çoğu yerde kendi üstüme alınmadan geçemedim. Üstünde çok düşündüğüm cümleler oldu. Ne kadar bizden, içimizden bir kitap.Kitaba benden çok kalp. ;)
Kalemin tarzına hayranlığım gittikçe artıyor. Kaleminiz kavi, bol okurlu olsun. Saygılarımla...
*İradesi başkasının keyfine göre şekillenen bir roman kahramanı gibi hissediyorum kendimi. (Bu nasıl bir benzetme!)
Çok yorgun hissediyordum kendimi. Bir odası tuttum. Uyumaya ve dinlenmeye ihtiyacım vardı. Yarın sabah yola çıkacaktım, sana gelecektim. Hayır, konuşmaya, tanışmaya değil tabii. Seni zaten yaşıyordum ama seni görmeyi, oralarda olmayı, mutluluğunla mutsuzluğu yaşamayı özlemiştim. Bilmem ne kadar zamandır Humbert'la, Nana'yla falan olmaktan sıkılmıştım artık. Bir adım bile yoktu. Kimliksizdim, niteliksiz... Dünya'ya mektup yazan adam... Dünya'ya aşık olan herif... Haa, şu melankolik tip!... Ruh hastası... Takıntılı... Sarhoş... Tutkun... Meczup... Mecnun... Hangisi daha çok yakışıyordu bana acaba?
( Biraz ferahlamış gibi. Bir çıkış yolu muhakkak bulunur. Kişinin beklemediği bir yerden rızıklandırılması mümkün olur. Unutulmaması gereken şey, bu dünya hayatının yalnızca bir oyalanmadan ibaret olduğudur. O da bir süre oyalanacak. Şimdi diğerlerine kulak verelim.)
(Aşk insana neler yaptırmıyor! Kendisine emanet edilene sahip olduğunu sanacak kadar da gafil! Emanete ihanet yaraşmaz. İhanet eden her kimse, günü geldiğinde hesap verir.)