Liderlerin Dış Politika Felsefesi ve Uygulamaları

Kolektif

Quotes

See All
Demokratik siyaset,liderlere olan ihtiyacı ortadan kaldırmamıştır, fakat liderleri belirgin biçimde hesap verebilir hale getirerek ve görevden uzaklaştırılabilecekleri kurumsal bir mekanizma tesis ederek, liderlere kesinlikle güçlü sınırlandırmalar getirmiştir.
Milli mücadele vallarından başlayarak Atatürk'ün ebediyete intikaline kadar geen dönemi kapsayan 1919-1939 yılları arasında cereyan eden siyasi gelişmeleri değerlendirildiginde bu dönemde lider ağırlıklı bir dış politika izlendiğini genel ilkeleri ve esas hatları, son bir yıl hariç Atatürk'ün liderliğinde İnönü hükümeti tarafından belirlenen geçmişin duygusalliklarından tamamen arındırılmış dengeli, hesaplı, gerekçi, içte ve dışta güven veren tutarla bir dış politikanın tüm ciddiyeti ile uygulandığını görmekteyiz.
Reklam
Türkiye NATO'ya girdikten sonra ABD ile birçok ikili antlaşma imzalamıştır. Bunların bir bölümü TBMM'nin onayından geçirilmeyen gizli antlaşmalardır. Bu antlaşmalar içinde 1954 yılında imzalanan "Askeri Kolaylıklar Antlaşması" ile Türkiye'de bir Amerikan stratejik hava üssü (İncirlik) kurulmasına, ABD uçaklarının belli başlı Türk hava alanlarından, Amerikan gemilerinin de belli başlı Türk limanlarından yararlanmalarına izin verilmiş, çeşitli tesisler kurulması için de ABD'ye Türkiye'de arazi tahsis edilmiştir. 1958 yılında imzalanan ikili antlaşma ile Türkiye'de bir füze üssü kurulmuş, ancak bu füze üssü 1962 Küba bunalımı sonucu Washington ile Moskova arasında yapılan pazarlığa bağlı olarak kaldırılmıştır. Bu dönemde 5 Mart 1959'da imzalanan bir diğer antlaşmayla da Türk-ABD ilişkileri Eisenhower Doktrini temelinde en üst düzeye çıkarılmıştır. Bu doktrin özetle; Abd'nin dolaylı ya da dolaysız bir şekilde komünizmin saldırısına hedef olacak Ortadoğu ülkelerine, gerekirse silahlı kuvvetlerini de kullanarak yardım etmesini öngörmekteydi.
Türkiye Truman Doktrini'nin açıklanmasına kadar Arap ülkelerinin siyasetini desteklemiş, ABD'den yardım almaya başlayınca bu tutumunu değiştirmiştir. Ayrıca kuruluşundan 9 ay sonra Israil'i tanımış ve Yahudi vatandaşların İsrail'e göçüne izin vermiştir.
Erbakan'ın siyasal yapısının olgunlaşmasında, özellikle 1970'li yıllardan sonra İslam ülkelerinde yükselen İslamcı hareketlerin de etkisi büyüktür. 1973 yılında Ramazan ayında gerçekleşen Mısır – İsrail Savaşı, Kral Faysal önderliğindeki Arap petrol ambargosu, Sovyet işgalinden kurtulmak için Afganistan'da cihad ilan edilmesi, Kâbe baskını gibi olaylar 1970'lerde İslamcılığı körüklemiştir. 1969'da bir darbeyle Libya'da yönetimi ele geçiren Muammer Kaddafi'nin İslamcı söylemleri de Türkiye'deki İslamcıları heyecanlandırmıştır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda, Erbakan'la ilişkilerinin de etkisiyle Kaddafi'nin Türkiye'yi desteklemesi ise onu Türkiye'de adeta efsaneleştirmiştir. 1977'de Pakistan'da Zülfikar Ali Butto'yu devirip yerine geçen Ziya Ül Hak'ın dini söylemleri de, siyasi İslamcı fanatizmi tahrik etmiştir. Mısır, Türkiye, İran, Pakistan ve diğer İslam ülkelerinde siyasal İslamcılık gelişme göstermiştir. 1979 İran İslam Devrimi ise dünya sahnesinde ve siyasi söylemlerde önemli yer kaplamıştır.
Reklam
Türkiye özelinde 12 Eylül 1980 darbesinin “aşırı sağ" ve "aşırı sol" gençliği sindirmesiyle ortaya çıkan boşluğu da "İslamcı Gençlik” doldurmuştur. Milli Görüş'ün gençlik örgütü olan Milli Gençlik Vakfı'nın yanı sıra İBDA-C gibi eylemci örgütler de öne çıkmıştır. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı da bu akımların yayılmasında etkili olmuştur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.