Lağımdan taşıyormuş gibi sövüp saymaya başlamadan önce dönüp yiyecekmiş gibi dik dik bakmak işine gelmediği sürece varlığınızın farkında degilmiş gibi görünmek kaçağın numaralarından biriydi.
Dört ayak uzunluğunda kiraz ağacı bir çubuğun ucundaki pirinç kâse içinde bulunan hileli tütünü zevk almadan içerek belli belirsiz sezilen bir hakikatten bir felsefe sistemi kuran bir düşünürün budalaca ciddiyetiyle ileri geri dolaşır dururdu.
Kurtuluşumuzun, çevremizdeki insanlara, gözümüzle gördüklerimize, kulaklarımızla duyduklarımıza ve ciğerlerimize dolan havaya bağlı olduğuna kalben inanırız.
"Of course there are men here and there to whom the whole life is like an after-dinner hour with a cigar; easy, pleasant, empty, perhaps enlivened by some fable of strife to be forgotten before the end is told."