Çocuk yaşta İngiltere veliaht prensi ile nişanlanıp İngiltere Kraliçesi olmak üzere yetiştirilen Aragonlu Katherine' nin hayat öyküsüdür bu.
Katherine' nin bu hayatta tek varoluş sebebi var , İngiltere Kraliçesi olmak. Yoksa o, İspanya Prensesi bile olsa, herkes için sadece bir hiç. Savaşçı kraliçe annesi, kral babası politik çıkarları doğrultusunda, onunla piyon gibi oynuyorlar, keza müstakbel kayınbabası yaşlı kral Henry de.
Bu güçlü insanların elinde kadının işi zor. Başlarda ödenmeyen bir çeyiz meselesidir sürüp gidiyor. Sonra yeni kocasına ve yeni ülkesine alışma çabaları.... Kocası Arthur da kısa bir süre içinde ölünce bizim prenses dul olarak ortada kalıyor. Kocası ölürken sen Kraliçe olmalısın,( Ben her ne kadar nefret etsem, benden hep rol çaldığını düşünsem, şımarık ve bencil olsa da ) kardeşim Henry ile evlen diye vasiyet ediyor.
Bizim dul prenses önce kayınbabasını tavlıyor, kazara ! Sonra onunla evlenirse kraliçe olsa da çocuklarının taht sırasında arkaya kaldığını öğrenince de vazgeçip, uzun uğraşlar sonucu kardeş Henry ile evleniyor. Ne hırs ama !!!
Yazar tarihi olayları bir hayli gerçekçi şekilde anlatırken, karakterlerin kişilik yapılarını ortaya net bir şekilde koymuş. Dönemin cehaleti, geriliği ve pisliği hakkında bol bol malzeme var. Müslümanların aynı dönemdeki gelişmişliği ise bol övgüyle anlatılıyor.
Katherine ' nin takıntılı halleri ve içsel çözümlemelerine rağmen kitap çok güzeldi.
Demet Altınyeleklioğlu kitaplarını okumak istedim. Yarınsında bıraktım. Dönemin ispanyası, fransası ve İngilteresi, iklimi, tarım ve tıp hakkında bilgi verirken, Müslüman ve Yahudi katlimanı tarafsız şekilde anlatmış. Diğer kitabı neden yarım bıraktım, aynı cümleyi ya da aynı anlama gelecek cümleyi 700 sayfa boyu tekrarlamış. Kitabın adı padişah nasıl ayartılır? Olsa yeriymiş. Okuma hayatım boyunca daha vasat başka bir kitap okumadım. 
Philippa Gregory den Rica edelim bizim saray kadınlarını anlatan kitap yazsın.
