Mahmudo ile Hazel kitaplarını, Mahmudo ile Hazel sözleri ve alıntılarını, Mahmudo ile Hazel yazarlarını, Mahmudo ile Hazel yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ömer Polat (d. 1943, Ağrı), "Mahmudo İle Hazel" adlı romanını 1973 yılında yayımlamıştır. Doğu Anadolu'da (Ağrı ve Süphan Dağı arası) geçer olay.
Ağalık düzeni içerisinde hulamların (kul/köle) ve köylülerin gayri insani hayatlarından bir kesit sunar roman bize. "Köylü, «İt buldu Heydar kaldı» misali."
Yöre insanının şivesi ile verilir konuşmalar. Eşkıyalığın yöredeki düzenin bir parçası olduğu, eşkıyanın ağaların bir tür silahlı kuvvetleri olarak işlev gördüğünü öğretir yaşananlar. Tarımda makineleşme ve şehirleşmenin arttığı bir süreç devam etmekle birlikte, topraksız, fakir fukara halkın seçenekleri hala çok azdır. Gücün insanları nasıl yozlaştırdığına bir örnek Mahmudo ve Hazel'in hikayesi.
Mısto ağanın hulamı sobayı dolduruyordu.Mahmudonun uyandığını görünce:
<<uyarttım mı begim?>>dedi.
Hulamın <<bey>> demesi bir hoşuna gitti, bir hoşuna gitti ki, içi uyuştu.
<<Eşkiya olmadan bey olunamıyor bu namussuzun dünyasında ha!>> diye içinden konuştu.
Ömer Polat'ın, "Mahmudo ile Hazel" kitabından alıntılar;
S 25- Güz damcıları bir gece "hırrp" diye durur. O zaman da sabah uyananlar her yerin beyaza büründüğünü görürler. Sonra başlar bir kader birliği tezekle, kış ve Saragöl insanı arasında. Ölen ölür, kalan da bir inilti gibi kendini atar bahara. Tıpkı hayvanları gibi. Solgun, arık ve suskun.
S 85- Ağalar ata, köylüleri öküze binerler uzak yola gidince. Ağalar ağa doğar, ağa ölür. Köylüler ise çoban doğar, çoban ölür. Bunun dışında başka bir yaşam yoktur. Kadınlarıysa; insandan sayılmaz...
S 148- Nasıl olsa duyacaktın, hiç değilse bir an evvel duy dedim. Acı acıya ey gelirmiş.
S 159- Mahmudo o gün baş kaldırmıştı. Baş kaldıranın başını vururlar. Yoksa töre bozulur. Törede ağalık da var. Töreyi bozan, ağalığa baş kaldıran hayındır artık. Katli vacip olur. Baş gitmezse, baş kaldıran çoğalır. Ne yapmalıydı?
S 215- Gökler uzak, insanoğlu doyumsuzdu. Göklere ulaşmak için daha çok insan gerekecektu ayaklarının altına.
S 221- Bizim dilimiz yok, derdimizi anlatacak kimsemiz yok. Biz tek susmak biliriz.
Ferzo dayıgil harpte yaralarına at tersi sararlarmış hep.
Ey, o at tersi, bu mal boku.
Ey ahmak o da bok değil mi? Bok boktur.
He ya, bok bokmuş. Hiç de değil. Bok boksa niye şeherliler kermeyi (koyun tezeği) daha çok seviyorlar?
Avrat dedim de rahmetli Letonun sözü geldi aklıma. O tüfıngı avrada benzetirdi. Tüfınk karı gibidir, diyordu. Unutursan paslanır, karıncalanır. Tüfıngınen karı unutulmaya gelmez. İkisine de ne edersen et, ema, unutma. Çünkü karıylan tüfınk her şeye dayanırlar, ema unutulmaya dayanamazlar.