19. Yüzyıl, Edebiyatta büyük bir atılımın yaşandığı bir zaman dilimi oldu. Özellikle natüralist ve realist sanat akımları, insanı ve onu çevreleyen toplumu nesnel bir zeminde tasvir etmeye girişirken, toplumu değişik katmanlarının temsilcileri bu dönem romanlarının kahamanları oluverdiler. Ancak, unutulan ya da yeterince önem verilmeyen bir insan tipi vardı ki o da, yükselen kapitalizmin koşullarında toplumsal konumu belirginleşen işçi sınıfının ve onunla birlikte toplumun tüm emekçi katmanlarının temsilcileriydi. Onların seslerini duyurmak görevi de, sosyalist gerçekçilik akımının kurucusu sayılan Maksim Gorki'nin olacaktı.