Ama karanlığın yüreğinde sessizlik vardı; kendi başlarına bırakıldığında asla yerlerinden kımıldayamayacak olan nesnelerin ve tozun sessizliği. Görmediği saatten yükselen tik taklar da sessizliğin sesiydi.
Durumum gerçekten de çok tehlikeli. Korkudan, aynı yanlışa bir kez daha düşme korkusundan, zamanında bitirememe korkusundan, son bir kez hüznü, güçsüzlüğü ve nefreti tatma korkusundan, ne kadar güzel ve önemli şeyleri kaçıracağım kim bilir.
Tuhaf bir istek uyanıyor içimde; ne yaptığımı, niçin yaptığımı bilmek ve bunu sözle ifade etmek isteği. Böylece genç yaşımda belirlediğim ve yaşamamı engelleyen amacımla yüz yüze geliyorum. Ve olmamanın eşiğinde başka biri olmayı başarıyorum.
Bu böyle sürerse eğer, kendimi yitireceğim ben, bir de kendime ulaşan binlerce yolu. Gerçekleşen arzularının ağırlığı altında ezilip kalmış şu talihsiz masal kişilerine benzeyeceğim.