Kırılmayacağı usta yapamaz, ölmeyeceği Tanrı yaratmaz. Eski devri hatırlayıp ağlamakta fayda yok. Ağlamakla geçmiş devir geri gelmez, feryat etmekle ölü dirilmez, geçmiş zaman da geri gelmez. Bu dünyaya türlü türlü hal gelip geçmiş, ölmüş yerin dibi yine dolmamış.
Çin, Mançu, Kalmuk halkı toplanmış feyezan, tufan gibi bizi basmaya hazır... Kişioğlu ne görmez, başımıza gelecek ne varsa görelim. Gök demir mızrak atmadan erlik, yiğitlik bilinmez. Namus, şeref için bel bağladık, ecel geldiyse şerefle ölürüz."
Öz anayurdundan ayrılan er bedbaht ve öz soyundan ayrılan yiğit hor ve hakir olur. Bunun içindir ki ana yurdundan ve öz soyundan ayrılıp uzaklara düşen yiğit için ölüm en hayırlı kaderdir. Yabancı illere düşen er için ölüm bir değil bin defa olurmuş...
Düşmandan korkup kaçmak ne kadar fena ise ona yalvarmak, baş eğip önünde el pençe durmak da o kadar alçaklıktır. Savaşalım. Kazanırız. Kazanmazsak şerefle şehit oluruz... Erkek kuzu büyüdükten sonra Tanrı için kurban olur. Erkek çocuk büyür, yiğit olursa ili, vatanı için ya gazi olur ya da şehit...
"Yiğitlerim! Ben daha ölmedim! Ben ölsem bile, hepimiz ölsek bile, Kırgız Türk'ü ebediyen var olacaktır! Evlatlarımız, bizi bin yıllar boyu anlatıp gurur duyacaktır. Başınızı dik tutun! Namusunuzu koruyun!"