Mantık ve Varoluş

Jean Hyppolite

Mantık ve Varoluş Quotes

You can find Mantık ve Varoluş quotes, Mantık ve Varoluş book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“O halde Mutlak, tözün kendisini özne olarak, varlığın kendisini tüm anlam olarak, anlamın da kendisini tüm varlık olarak gösterdiği, mutlak nitelikte bir bilgi olan bu bilginin ta kendisidir.” s. 31
“Sözün,” der Hegel, “söylediğim şeyin anlamını anında tersine çevirebilen, başka bir şeye dönüştürebilen, ilahi bir doğası vardır. Başka bir deyişle, duyulur kesinlik içinde, söylemeye niyetlendiğimiz şeyden kesinlikle söz etmiyoruz... Ama gördüğümüz üzere, dil, bizden daha dürüst ve hakikate daha sadık.” Dolaysız, tekil varlığı, tekil olarak kavradığımıza yürekten inanıyoruz, fakat aslında konuşurken hep daha tümel bir şeyi dile getiriyoruz, hep bir “bu” ya da “şu” hakkında konuşuyoruz — her şey bir “bu” dur ve her ‘ben’ bir “şu” dur. s. 21
Reklam
“Diyalektik” sözcüğünün özgün anlamı, tartışma ve söyleşme sanatı değil de nedir? Sokrates, söyleşilerinde, yaygın kanılardan hareket ediyordu ve muhatabını kendi dışına çıkmaya, kendi düşüncesini başkasının düşüncesiyle karşılatırmaya zorluyordu; karşıtlıkları ve çelişkileri de bu yolla muhatabına doğurtuyordu. Böylece, Sokrates’in muhatabı sıklıkla kendi düşüncesindeki bir çelişkiyi keşfediyor ve ancak ondan sonra, ya tartışmayı sürdürmeyi reddederek ya da ihtilaflı kanılar arasında bir ahenk olduğunu göstermeye çalışarak Sokratesçi ironiyi savuşturabiliyordu. Şu halde, diyalektik, söylemin, tümel özbilincin gelişimini hazırlayan bir uğrağıdır; bu özbilinç, tekilin tümel olduğu ve tümelin de aynı zamanda tekil olduğu, yani belirlenimlerden belirlenimlere gidildikçe kendini kuran ve dışa vuran öznedir. Başka her tekillik, yani sessizliğe sığınan ve iletişim kurmayı reddeden her benlik, bu şekilde ifadenin beri yanında ya da öte yanında bulunan bir Mutlak’a ulaşmayı hedeflemiş olmakla, bir yanılsamaya kapılır. Anlamın dışa vurulması düşüncenin işidir ve bu iş ne en başta verilecek bir dilegelmezden yola çıkar ne de bir öteye, dilegelmez bir aşkına varır; Hegel’e göre, hem duyulur tekillik hem de inancın gizemi bir yanılsamadır, ama açıklanmamış hiçbir yanılsama kalamayacağı için, bunlar olsa olsa Mutlak’ın saf hiçlik veya ortadan kalkış olarak tezahürüdür. s. 18
Görgül bilinç, yargının, bölünme fenomeninin ve göreli özdeşliğin açığı çıktığı yerdir. Kökenleri itibarıyla özdeş olan düşünce ve varlık orada birbirinden kopar. Bu yüzden yargı, tek bir bilincin verdiği yargı olarak görünür. Yine de onun diğer yüzüne, yani belirlenimlerin bulunduğu yüzüne bakıldıkta, tümelin kendisini tekilde ve tikelde
Hegel, Logos’tan söz ederken dışrak, herkese açık bir dil kullanır: “Mantık, yani saf aklın dizgesi, saf düşüncenin krallığı olarak anlaşılmalıdır. Bu krallık, maskesiz ve örtüsüz halde, olduğu gibi olan, yani kendinde ve kendisi için varolan, hakikattir. Dolayısıyla bu içeriğin, doğanın ve sonlu tinin yaratılmasından evvel kendi ebedi özü içinde bulunan Tanrı’nın tecellisi olduğu söylenebilir.” s. 83-84
“Ontolojik mantık, biçimselciliğin antitezidir. Dolaysız varlıkta, varlığın ona içkin düşüncesini keşfeder, keza refleksiyonda da kendini ortadan kaldıran ve orada dolaysızca anlam olarak varolan bir uğrak görür. Bu kendini koyan ve söylem boyunca dile gelen varlığın bizzat kendisidir ve bu söylemin biçimleri, içeriklerinin dışında bulunan biçimsel kurallar olarak yalıtılmayıp, kendi anlamlarıyla düşünüleceklerdir. Düşüncenin düşüncesi, kurgusal olarak, varlığın düşüncesidir, varlığın düşüncesi de düşüncenin düşüncesidir.” s. 69
Reklam
80 öğeden 81 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.