Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1001 Temel Eser

Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt

Marco Polo

Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt kitap alıntılarını, Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
. Bilgi, ilim... Bu konularda diyebilirim ki, dünyada herhangi bir milletten çok daha ileri gitmişler. Hemen her konuda derin bilgi ve tecrübe sahibi rahipler; Sosyal hareketleri ve davranışları da mükemmel. Bunun sebeblerinden biri şu: Zamanlarının çoğunu okumaya öğrenmeye araştırmaya hasretmişler. Bu bakımdan ilimde çok ileriler. Hatta ilimin hemen her dalında ileri durumdalar diyebilirim. Kendilerini ilme adadıkları için de mütevazı insanlar. Daima öğrenmek istiyorlar. Birbirlerine de daima saygılı davranıyorlar. Yolda bir tanıdıklarına rastlayınca eğilip saygıyla selâm veriyorlar. Konuşmaları da kibarca; parlak canlı ve neşeli bir yüzle birbirlerini selâmladıktan sonra yumuşak ve alçak bir sesle konuşuyorlar. Evdeki hayatları da öyle ya; sakin, gürültüsüz, kavgasız hep neşeli ve güler yüzlü olmaya çalışıyorlar. Birbirlerini kırmadan evde konuşuyorlar. Esas gayeleri şudur: En iyi biçimde ruhlarını doyurmak, ve bedenlerinin ihtiyacı olan şeyleri temin etmek. Yaşayışlarına göre en iyi besin neyse onu temin edip yiyorlar. Bundan başka ruhlarının da temiz kalmasına özellikle dikkat ediyorlar. Onlara göre ruh ölümsüzdür. Bu bakımdan, temiz bir ruh hep temiz kalacaktır. .
Sayfa 149Kitabı okudu
. Kubilay Han tanıdığım bildiğim hükümdarların içinde en âlicenabı. Evet, doğrudur. Çünkü bütün düşüncesi tebasına yardım etmek, onların dertlerini halletmek, daima onlara yardımcı olmak. Koca hükümdar, büyük imparator Kubilay Han hep bunu düşünüyor, hep bu düşünceyle mahmul. İster inanın ister inanmayın, bu böyle. Bütün hedefi, diyebilirim ki, tebasının mesut yaşaması, refah içinde günlerini geçirmesini sağlamaktır. Bunun için neler yapıyor, sizlere kısaca anlatmaya çalışayım. Zaman zaman adamlarını gönderiyor, bölgelerde yaşayan halkın nelere ihtiyacı var, sıkıntıları nelerdir hepsini tesbit ettiriyor. ....
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
İlk Kâğıt Paranın Yapılışı
. Bu yüksek memurlar Kubilay Han'ın mührünü bu kâğıt paraların üstüne vuruyorlar. Yalnız bu memurlar kâğıt paranın üstüne adlarını ve kendi mühürlerini de vuruyorlar, Ondan sonra Kubilay Han'ın mühürünü en üst orta kısmına basıyorlar. Kubilay Han'ın mührü kırmızı, daha doğrusu tüm al renkte. Bundan sonra artık kağıt paralar tedavüle çıkarılacak hale geliyor. Bu para, oldukça kıymetli; böyle uzun ameliyelerden geçiyor ve pek de taklit eden yok. Çünkü hükümdar parayı taklit edenlere çok ağır cezalar veriyor. .
Sayfa 122Kitabı okudu
Gaz Maskesini Bulmuşlar
. Bir şey daha dikkatimi çekti. Kubilay Han'a sofrada hizmet eden uşaklar, ağız kısımlarını ince tülbentle örtüyorlar. Tülbent de çok ince simden dokunmuş. Sebebini sordum, şöyle dediler: «Efendim, hükümdarımız yemek yerken veya O'na hizmet ederken uşaklar aksırabilir veya nefesi O'nu rahatsız edebilir. Bu yüzden uşaklar ağız kısımlarını ince bir tülbentle örterler.» .
Sayfa 102Kitabı okudu
Bir garip âdet
. Bir garip âdet de Kamul'da şu; Bakın anlatayım. Kamullular misafirlerini ağırlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. O kadar ki, eğer misafir erkekse evin sahibi, karısını bile ona teslim ediyor ve birkaç gün gidip başka yerde kalıyor. Kamullular bundan hiç de utanmıyorlar, bunu ahlaksızlık kabul etmiyorlar. Bana eskiden geçmiş bir olay anlattılar. Size nakledeyim. Tatar hükümdarı Mongu Han, Kamullular'ın bu garip âdetlerine çok kızıyor ve bir daha böyle hareket etmemelerini emrediyor. Hatta bu şekilde davranan Kamullular'a da çok ağır cezalar vereceğini söylüyor. Kamullular Mongu Han'ın bu emrine istemiye istemiye uyuyorlar ama üç yıl sonra yaşlılar toplanıp Mongu Han'a gitmeye ve yalvar yakar ederek emrini geri almasını istemeye karar veriyorlar. Bunun üzerine çok kıymetli hediyeleri bir kervana yüklüyorlar. Mongu Han'ın sarayına varıyorlar. Mongu Han onları dinliyor. Diyorlar ki yaşlı Kamullular: «Bu âdet bize atalarımızdan intikal etti. Biz misafirlerimize ikram etmek isteriz. Böylece bizim Tanrımız bize bolluk ihsan eder. Tanrımız böyle istiyor.» Mongu Han şöyle bir düşünüyor sonra kaşlarını çatıp bağırıyor: «Madem ki siz bu ahlaksızlığı sürdürmek istiyorsunuz, kendi kendinizden utanın. Alnınızdaki leke size aittir.» Kamullular Mongu Han'ın bu sözlerini sevinçle karşılıyorlar ve ülkelerine dönüp müjdeyi veriyorlar. .
. Yalnız şunu da ekliyeyim. Bazı suçlarda mahkum olmuş suçlular, büyük hakanın ihsanıyle affedilseler bile, yahut cezalarını çekip bitirseler bile, çenelerine bir işaret yapılıyor. Kızgın demirle bir nevi dağlıyorlar suçluların çenelerini, bir işaret koyuyorlar. Böylece suçlular çenelerindeki dağlanmış gibi duran işaretten tanınıyor. .
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
. Size Kubilay Han'ın yaşını anlattım. Şimdi kumandanlarla olan münasebetini anlatayım. Ordusu 100 ve bin esasına göre kurulmuş. Yüz kişinin, bin kişinin ve on bin kişinin bir kumandanı var. Her kumandana Kubilay Han yetkisini gösterir bir gümüş veya altın madalya (tablet) veriyor. Yani şöyle: her yüz kişinin kumandanı gümüş bir tablet ve tabak taşıyor. Bin kişinin kumandanı altın bir tablet alıyor, Kubilay Han'ın yetki ve otoritesi o altın tabletin üstünde yazılı; yüz bin kişinin ki tümen diyorlar buna, kumandanı altın bir tablet alıyor, fakat tabletin üstünde bir aslan kafasının resmi işlenmiş. Bütün bu tabletlerin üstünde şunlar yazılı: «Kubilay Han adına, Büyük Allah'ın hükümdarımıza verdiği lütuf ile; O'na itaat etmeyenlere ölüm.» .
Alamut
. ...Hülâgü Kaan, günlerden bir gün korkunç şeyhin yaptıklarını duyar. İrkilir önce, haberi kendisine söyleyenlere inanmak istemez pek; birkaç kere üstü üstüne anlattırır. Adamları, bir bir, şeyhin yaptıklarını sarayı ve bahçesini Hülâgü Han'a naklederler. Büyük bir ilgiyle dinler. Sonunda emir verir: «Yerle bir edilecek bu saray» Büyük bir ordu kurulur, ordu şeyhin sarayına doğru yola çıkar, şatoya varınca muhasaraya alır. Üç uzun yıl, muhasaraya aldıkları kaleden ses çıkmaz; şeyh direndikçe direnir, bir türlü de teslim olmaz. Hülâgü Han'ın ordusu da üç uzun yıl kaleyi almadan çekilip gitmez. Sonunda kalede yiyecek içecek tükenir, teslim olmak zorunda kalırlar. Şeyh ve adamları kılıçtan geçirilir, kalede taş üstüne taş bırakmazlar. Böylece şeyh ile kiralık katillerinin hikayesi de sona ermiş olur. .
Tuhaf!
. Karacan'da garip bir adet var. Tesadüfen birinin evini güzel, yakışıklı bir insan ziyaret ederse, ne yapıp edip o adamı geceleyin öldürüyorlarmış. Bu adeti işitince tüylerim dikenlendi adeta. Nasıl olur bile diyemedim. Donmuş kalmışım. Neden sonradır ki tanıdığım bir Karacan'lıya sormaya cesaret ettim. ... Sonra konuşmaya başladı: «Yakışıklı, güzel, kültürlü bir adam evinizi ziyarete gelirse, zehirle veya başka şeylerle onu öldürürsünüz. Sebebi nedir bilir misiniz. Çünkü bizde bir inanç vardır. Böyle evimizi ziyaret eden yakışıklı ve bilgili kültürlü bir adamın ruhu daima evimizde kalır. İşte bunun için böyle bir ziyaretçiyi öldürürüz.» .
Sayfa 192Kitabı okudu
Tibet
. Evlenme hiç de bizim anladığımız manada kabul edilmiyor burada. Evlilik, kadın erkek münasebetlerini anlattılar da ağzım bir karış açık kaldı doğrusu. Tibetli erkekler, evlenmeden önce alacakları Kadının cinsi bakımdan tecrübeli olmasını, istiyorlar. Yani, bâkire olmamasını, cinsi münasebette bir hayli tecrübeli olmasını istiyorlar. ... Bana göre, hiç de fena bir ülkeye benzemiyor burası, hele onaltı ile yirmidört yaşları arasındaki gençler için ziyaret edilecek bir memleket. .
Sayfa 179Kitabı okudu
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.