ANTON ÇEHOV
MARTI
Anton Çehov insanların birbirleriyle ilişkilerini, bu İlişkilerdeki incelikleri, aksaklıkları, karakterlerin sevgi ya da sevgisizlikleriyle yol açtıkları insanlık durumlarını olanca gerçekliğiyle gözlemlemiş, sonra da bir ressam titizliğiyle tiyatro eserlerine yansıtmayı başarmış bir yazar. Çehov bu oyununda, imzasını "Martı" diye atan Nina'dan, Konstantin Treplev'in vurduğu ölü martıya; göl üzerinde özgür uçan martılardan, ikide bir martı olduğunu söyleyen Nina'nın oyunculuk tutkusuna kadar her şeyi gizemli bir martı imgesinin etrafında örmüştür.
Dünya yüz bin yıldır hayata ev sahipliği yapmıyor ve bu zavallı ay ise boş yere yakıyor fenerini. Çayırlarda ötüşen turna kuşları yok artık ve ihlamur korularında böceklerin vızıltıları işitilmiyor."
Bir gölün kıyısında doğup büyüyen, tıpkı sizin gibi bir genç kız... Gölü martılar kadar seviyor, kendisi de tıpkı martılar gibi özgür ve mutlu... Ancak bir gün bir adam çıkageliyor ve tıpkı bu martının mahvolduğu gibi mahvediveriyor kızı...
Eskiden ne kadar mutluyduk Konstantin, hatırlıyor musun? Sürdüğümüz hayat ne kadar neşeli, parlak ve saftı? O his, sanki gönlümüzde bir çiçeğin filizlendiğini hissetmemiz kadar tatlı ve narin... Hatırlıyor musunuz