O ileride bütün dünyanın "bu Martin Eden kimdir?" diyeceği ünlü bir yazar olacaktı ama bunun öncesinde gemi işçiliğini bırakmalı,günde 3 saat uyumalı,imkansız bir aşka tutulmalı,aç kalmalı,çok aç kalmalı (aslında onu aç iken besleyen yapıtlarıydı ve o bunlara herkesten çok inandı.),hasta olmalı ve herkes tarafından terkedilmeliydi. Hayatının en rahat zamanında ise kendine yapılan tüm yaltaklanmalara "Neden beni beslemediniz" cümlesini beynini kemiren kurtçuklar misali içinde söyleyip durdu ve kimseyi affedemedi en sevdiğini bile.
Martin Eden bence bir imkansızın kitabı,büyük çabaların,özverinin ve savaşın kitabı. Yalnız duygusal zekam daha mutlu bir son isterdi o başka :) Bu güzel kitabın içerisinde bulunan harika şiirle sizi başbaşa bırakırken acaba Jack London'ın diğer kitapları ile devam mı edeyim yoksa başka bir yazara mı geçeyim sorusunu cebime koyarak uykuya geçiyorum :) Sevgiyle kalın. "bitirdim,
bir kenara bıraktım lavtayı
mor yoncalar arasında
salınıp duran gölgeler de,
şarkılar da,
bitecek yakında.
bitirdim... bir kenara bıraktım lavtayı
çiy düşmüş çalılar arasında
seher vakti öten
ardıç kuşları gibiydim.
şimdi sesi kısılmış,
yorgun bir bülbülüm.
tükettim şarkıları,
dikkatle söyleyerek.
bitirdim..."