"Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım."
Duygu aklın yerini almış ve o, hissin yücelip, manevileşerek hayatın en yüksek noktalarının ötesine aştığı bir hassasiyet denizinde, haz içinde sürükleniyor ; içinde bir nabız gibi atan şimdiye kadar hiç bilmediği heyecanlarla ürperiyordu.
Aşk inanmaktır aynı zamanda. Sevgiline gönlünü verdiğin gibi ruhunu da vermektir. Gerekirse benliğini teslim etmektir. Ruhundan ruh, gücünden güç katmaktır. Hayata gücün oranında hazırlamaktır.