Bugün benim doğu günüm. Beş yaşındayım. Krema kaplı büyük bir pasta duruyor masanın üstünde.
Bir kişi eksik: dayım. Adı Saman. doğum günümde bana hep bir çiçek hediye eder, tek bir çiçek, adı ''Gole Maryam''. Bu bizim adetimiz haline geldi: her doğum günü kutlamasında bir Gole Maryam. Kokusuna bayılıyorum.
Bu kez, dayım yok. Gelmeyecek. Beşinci yaşımın kutlaması için Gole Maryam olmayacak..
Kızın oyuncağı yoktu artık
Rivayete göre alfabenin harfleriyle değişmişti onları
Annenin gülümsemesi yoktu artık
Rivayete göre bir tutam anıyla değişmişti gülüşünü
Babanın gençliği yoktu artık
Rivayete göre birkaç bozuk parayla değişmişti gençliğini
Ve üçü de yavaş yavaş yabancılaşıyordu
"Yazarak ölüleri mezardan çıkarıyorum...Bu mudur öyleyse benim yazarlığım ? Tersten mezar kazma işi....Benim de bazen midem bulanıyor,boğazımda ve karnımda hissediyorum bulantıyı.....Lanetliler mezarlığına benzeyen geniş ve sessiz bir düzlükte dolaşarak anıları,anektodları,acı yüklü ya da yürek sızlatan öyküleri mezardan çıkarıyorum....Bazen çok kötü kokuyorlar.....Ölümün ve geçmişin kokusu siner....Bana gözlerini dikmiş ve öykülerini anlatmak için yalvaran bu ölülerin arasında buluyorum kendimi.....Yıllarca her gece ter içinde uyanan babama olduğu gibi ,bana da musallat olacaklar.....Görünmeden adımlarımı izliyorlar.....Bazen yolda aniden arkama dönüyor ve yok olmuş ağızlar görüyorum....."
"Ben düşüyorum ve sen boşlukta asılı bu karında beni terk ediyorsun...
Beni kendinden dışarı atıyorsun....İlke terk edilişim.....İlk gönül yaram....
Kanatsız melek,çılgın sorumsuzum,tatlı katilim;tam o an içimde önümdeki yaşamın tüm sıkıntılarının kök salacağı bir delik açtın....
Düşüyorsun ve ben mezara dönüşen karnında bir anda ölüyorum......"