Mary Stuart
Stefan ZweigMary Stuart Gönderileri
Mary Stuart kitaplarını, Mary Stuart sözleri ve alıntılarını, Mary Stuart yazarlarını, Mary Stuart yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.AH BİR ÇOCUK OLSAYDIM
''Hiçbir şeyin farkında olmamak çocukluk çağının en büyük lütfudur. Üç-dört ya da beş yaşında bir çocuk, savaştan, barıştan, insan öldürmekten ya da anlaşmalardan ne anlar?''
Hiçbir hekim yorgun düşmüş bir vücut, yaşamaktan bıkmış bir ruh için umut kadar şifalı bir ilaç veremez.
Boşluğu tasvir etmekten daha imkânsız, monotonluğu açıklamaktan daha zor hiçbir şey yoktur.
Tutku pek çok şeye kadirdir. Bir insanda tarifi imkansız, doğaüstü güçler uyandırabilir. Karşı konulmaz baskısıyla en sakin bir kimsede bile insanüstü güçler yaratabilir ve onları her türlü ahlak ölçüleri ve davranış biçimlerinin dışına çıkartıp cinayete kadar sürekleyebilir. Ama tutku, doğası gereği böyle çılgınca kabarıp coştuktan sonra birden tükenir ve kendi içinde çöker.
Ama gerçek ne zaman güç kullanarak bastırılmak istense, kendisini savunmasını bilir. Gündüzün aydınlığında susturulsa, gecenin sessizliğinde konuşur.
Tutkulu Aşklar
Çünkü bütün diğer büyük sanatlar gibi aşk da tanınmak, denenmek ve öğrenilmek ister. Sanatta olduğu gibi, aşkta da hiçbir zaman ya da neredeyse hiçbir zaman ilk deneyimde tam anlamıyla sonuca ulaşılmaz: Ruh biliminin bu hiç değişmeyen yasasını, yani tutkulu bir aşkın daha önceki küçük aşkları her zaman basamak olarak kullandığı gerçeğini, çok iyi bir ruh bilimcisi olan Shakespeare yazdığı eserlerde en güzel şekliyle anlatmıştır.
Tutkular
Tutkular da hastalıklar gibi ne şikâyet edilebilir ne de affedilebilir: Onlar, bazen doğada, bazen insanın içinde bir fırtına gibi eserek kabarıp coşan müthiş bir güç karşısında hissedilen, hafif bir ürpertiyle karışık şaşkın bir ruh haliyle anlatılabilir. Had safhaya varmış böylesi tutkular, her zaman etkisi altına aldığı insanın iradesine tabi değildirler; onlar gerek ortaya çıkışları, gerekse sonuçlarıyla bilinçli insan yaşamının sınırları içinde değil, daha çok onun üstünde ve onun sorumluluğunun dışında oluşurlar. Tutkularına bu kadar teslim olan bir insanı ahlaki yönden yargılamak, kopan bir fırtınadan ya da bir yanardağdan hesap sormak kadar saçma olur.
Ama gönlünü kaptırmış tutkulu bir kadından mantık beklemek gece yarısı gökyüzünde güneş aramaya benzer. Çünkü gerçek bir aşk doğası gereği usdışıdır ve analiz edilemez. Her türlü hesabın, hatta her türlü analizin dışında kalır.
İnsan kalbinin derinliklerine işleyen güvensizlik duygusu ortadan kaldırılamadığı sürece, ışıksız bir alevi yakıcı bir ateş haline dönüştürmek için her zaman bir neden bulunur.