İlk 50 sayfada hiçbir şey olmaması normaldir dedim devam ettim.
144. sayfaya geldim 'neden hala hiçbir şey olmadı?' diye sorgulamaya başladım ve youtube turu yapmaya kadar verdim. Önüme gelen her The Astonishing Color of After book review'una baktım. Beğenmeyen yoktu, ağlayanlar vardı falan filan... neyse. Madem öyle devam edeyim dedim, 'bu kadar ön yargılı olma Aycan. Belki ilerde açılır kitap, güzel şeyler olur..' dedim...
Üzgünüm. Olmadı.
Yani o kadar durgun, hiçbir şey olmayan bir kitap ki.. Kitabın anlatmak istediği bir şey var ve bunu aşırı uzun sıkıcı bir yolla yazmış... beğenen onca insana karşın, ben çok sıkıldım. Yarım bıraktım ve atlaya atlaya ilerledim. Sonuna doğru neler olduğunu biraz da olsa göreyim diye.. Öyle işte, hiç bana göre değildi. Oturup hepsini bitirmeye kalkmak zaman kaybından başka bir şey gibi gelmedi.
Magical-realism olayı da hiç bana göre değilmiş. Kitabın konusundan da bahsetmek istemiyorum çünkü izlediğim her videoda, okuduğum her incelemede kitabın nasıl başladığını Leigh'in annesinin intiharıyla başlayan gizemli şeylerden bahsediyorlar.. Artık benim burada yazmam gereksiz.
Bu kitaba başlayıp, okuyarak merakımı gidermiş oldum sadece.