Komün’ün son barikatlarını adamlarımla basarak yıktım. Yol kenarında, isyancıları kurşuna dizdim. O insanlar var ya, onların öldüğünü gördüm. Cesur ve vakurdular; içleri, uğursuzda olsa bir tutkuyla doluydu. İdealleri çarpılmış olsa, içlerini alev alev yakıyordu. Yüce bir kral onları anlayıp affedebilirdi. Ama bay Thiers bir cüceydi, onun için Fransa ticarethaneden farksızdı. Kendi cebine zararı olacak her şeyden korktu ve haykırdı: “hepsini kurşuna dizin” Emirlerini yerine getirdim ama bundan hiçte gurur duymuyorum. Bir kaç komün yanlısına acıdım, Rossel için çok üzüldüm, vatanseverliği yüzünden komüncülere katılmış harika bir subaydı ve biz onu ölüme mahkum edip, infazını gerçekleştirdik. Cesur açık yürekli bir insandı.
Şu Fransa’nın toprağı, tıpkı mezarlık gibi, her tümseğin altında bir insanın bedeni, birilerinin kalıntıları var. Bu ölüler topluluğuyla birbirimize kenetlenmeliydik, oysa birbirimizi yiyoruz.