"Her şey tuhaf. Yaşam, insanlar, her şey, dibe, ta dibe çökene kadar su yüzünde sürüklenen bir köpük sadece. Arasıra gördüğüm bir düşü anımsatır bu bana, bir sütunun üstündeyimdir, nasıl inilir aşağı bir türlü kestiremem. Aşağı bakınca başım döner; oysa, inmem gerekir, atlayacak cesareti bulamam. Ne orada durabiliyorum ne aşağı düşeyim desem düşebiliyorum. Sonu gelmiyor. Aşağı, yere kadar düşmedikçe, rahat yüzü yok. Bir kez yere indikten sonra da, isterim ki, ta yerin dibine batayım..."
“Ne istemiştim, bilmiyorum aslında. Sizi kazanmak gibi bir umudum yoktu elbette. Fakat siz, içine doğduğum sınıftan kurtulmaya çalışmamdaki çaresizliğin simgesiydiniz.”
Sizi güllerin arasında görünce dedim ki, 'Bir hırsız cennete gidip meleklerle yaşar ama bir rençperin oğlu bu dünyada parka gidip de Kont'un kızıyla oynayamaz.'