Ocak ayının gece ayazı, giyilen onca yün, giysiye...rağmen, dişlerde trampet çaldırır, kuru Sibirya soğuğunda denizin üzerine uzanıp yatıvermiş devasa bir hayalete dönüşen Ada'nın, uzaklarda tek tük titrek sokak lambası ancak sezilirdi. Bir an binlerce kişinin sıcak yatağında mışıl mışıl uyuduğunu düşünür, büsbütün yalnızlığa gömülür, zamanın esiri olurdunuz.Kolunuzdakine sık sık bakmaya başlar, baktıkça inadına dakikalar ağırlaşır, akrep ve yelkovana inancınız azalırdı. Anında, bir hareketiyle sizi yutabilecek birbiri ardına gelen karanlık dalgalara karşı, her dakika daha da küçülen sandalınızın korumasızlığınızı hissederken, ıslanmış parmaklarınızın donukluğu, var oluşunuzu şüpheye düşürür....