Spoi içerir~
Eğer ilk 10 sayfayı çoktan okumuşsanız dikkat! Kitabı sonuna gelene dek elinizden bırakamayabilirsiniz!
Asker olmak üzere ülkesine çağırılan bir adamın vatan, savaş, asker, görev, özgürlük, sevgi, insanlık gibi kavramlar üzerine çıktığı bir düşünce yolculuğu okuyacaksınız. İnsanları öldürmeyeceğine dair kendine yemin etmiş bir adam, gün gelip de göreve resmi olarak çağırıldığında yeminine sadık kalabilecek midir? Eşi, özgürlüğün en büyük destekçisidir. Kitap boyunca o resmi belgeye direnmesi ve savaşın bir piyonu daha olmak yerine inandığı şeyler uğruna yaşaması için yüreklendirmeye çalışır eşini. Fakat adamın içinde bir makine olarak nitelendirilen otorite korkusu, yanlış olduğunu ve istemediğini bildiği hâlde onu yine de koşa koşa Almanya'ya, savaşa gitmeye zorlamaktadır. Aslında ben adamın bu makineyi parçalayabileceğini düşünmemiştim. Ne kadar yanlış olduğunu bilse de; eşini, özgürlüğünü kaybedeceğini bilse de otoriteye boyun eğeceğini düşünmüştüm. İçimde yalnızca ufacık bir umut vardı. Ben de tıpkı eşi gibi vazgeçeceği o küçük cesaret kırıntısını bekliyordum öylece. Kitabın son sayfalarına geldiğimdeyse büyük bir şaşkınlık yaşadım. Adamın vazgeçişi sınır kapısına ulaştığında, savaşın insanlar üzerindeki etkilerini gördüğü o anda gerçekleşti. Tam da her şey bitti derken son anda tutundu özgürlüğüne ve doğrularına. Kısa ve öz, bir solukta heyecanı ve gerilimi yaşatan beklentimin çok üstünde bir kitaptı.
Okuyun, pişman olmayacaksınız.