Bir ülkeye mensup olma, vatandaş olma hakkına sahip olmak yanıbaşında bir takım sorumluluklar getiriyor. Bu sorumluluklar bazen o kadar kaçınılmaz hale geliyor ki bir mecburiyet halini alıveriyor. Vatanın senden senin en değerli varlığını yani canını isteyebiliyor. Verdiğinde karşılığında ne bulacağını bilmeden canını verebileceğin bir mecburiyetin içine çekiliyorsun.
İşin kötü tarafı kim için ve ne için savaştığını bilmemek. Böylesi bir ortamda askere çağırılan Ferdinand, özgürlük arzusu ile yetkiyi elinde bulunduranların emri arasında bir sarkacın iki ucunda salınıp durur gibi gitgeller yaşıyor. İçinden 'özgürlük, özgürlük' diye haykırırken ayakları onu hiç istemediği savaş ortamına çekiyor.
Savaş psikolojisi üzerine güzel bir roman...
Klasik bir Zweig kitabı kalabalık satırlardan uzak, akıcı, olayın esasını özümseyen bir kitap...
Okur kalın..