Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meditasyon

James Hewitt

Meditasyon Gönderileri

Meditasyon kitaplarını, Meditasyon sözleri ve alıntılarını, Meditasyon yazarlarını, Meditasyon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Svetasvatara Upanişad'dan alınmış olan aşağıdaki ilahi de aynı ruhu taşır: Ateş sensin, Güneş sensin, Hava sensin Ay sensin, Yıldızlı sema sensin, Hepsinin yaratıcısı Yüce Brahman sensin! Kadın sensin, erkek sensin, Delikanlı sensin, genç kız sensin; Bastonuyla sendeleyerek yürüyen yaşlı sensin; Her yerde senin yüzün. Siyah kelebek sensin. Kırmızı gözlü yeşil papağan sensin, Gökgürültülü bulutlar, mevsimler, denizler sensin. Başlangıcı olmayansın sen, Zamanın ötesinde, uzayın ötesinde. Yaratan sensin, Üç dünyayı.
Ünlü bir Sufi olan Mevlana Celaleddin Rumi şöyle demiştir: Güneş ışığında toz benim, güneşin küresi ben. Toza kal diyorum. Ve güneş ışığına yuvarlanmaya devam. Sabahın pusu benim. Akşamın rüzgarı ben. Korunun hışırtısı, denizin uğuldayan dalgalan benim. Geminin direği, dümeni, dümencisi ve gemi benim. Mercan kayahğı benim, onun üzerinde kurduğu. Hayat ağacı, dallarındaki papağan benim. Sessizlik, düşünce, dil ve ses. Flütün sesi ve kişinin ruhu benim. Taştaki kıvılcım, altın ve metaldeki panltı benim. Kandil ve etrafındaki kanat çırpan kelebek, Gül ve onun kokusuyla sarhoş bülbül, Varoluşun zinciri, kürenin çemberi benim, Yaratılışın, yükseliş ve düşüşlerin terazisiyim. Olan da olmayan da benim. Ben - O bilen sensin, Celaleddin, O söyle - Her şeyde ruh benim.
Reklam
Eğer Andre Malraux'un "İnsanların göremediğini sanat gösterir: Kutsal, doğaüstü hayaller -bunlar yalnızca sanat yoluyla görülebilir" inancını paylaşıyorsanız, sanat eserleri sizin için meditasyon objesi olarak ayrıcalık kazanır.
Tantrizm uygulayan ekollerin bazıları (Sanskritçe, sadhana) erkek ve kadın arasındaki cinsel birleşmeyi, törensel ve meditatif bir hal olarak kabul ederler. Tanrı ve tanrı­çaların çiftleşmesi hayal edilir ve bu birleşme bütün yogaların amacı olan mistik birliğin bir göstergesidir. Bir yogin ve yogini çiftleştiği zaman, bunu haftalarca süren meditasyon ve ayinler izler ve bu birleşme aslında bir meditasyon sürecidir. Aynı Jnana Yoga'daki gibi, akıl düşüncelerden arı­nıp sükunete ulaşanadek egonun kabuklarını soyar, böylece başlangıçta imajlar ne kadar karmaşık olursa olsun, Tantrik Yoga'nın imajları, genelde bir hiçlikle sonlanır, şe­kilsiz, imajsız, temiz bir bilincin deneyimi.
Mandala, bir çeşit yantradır. Mandala "daire anlamına gelen bir Sanskritçe sözcüktür. Daire çok yüksek bir evrensel semboldür. Bir daire; tam, bütün, başı ve sonu olmayan bir şekildir. Pek çok kültürlerde kutsalı, evreni, cenneti, kozmik bilinci, kusursuzluğu, varoluşun bütünlüğünü gösterir. Mandalalar çoğunlukla bir daire içinde bulunan diyagramlar ve resimlerdir. Çoğunlukla ortasında toprağı temsil eden bir kare bulunan, konsantrik daire ve şekillerden oluşurlar. Meditatöre üç boyutlu olarak gözükürler ve kişi bunları bilinci içerisinde inceler. Mandala düz bir yüzeye yapıldığı zaman meditatör adeta onu delip geçerek merkezinde meditasyon yapar, mandala ile birleşme yolu arar ve meditasyon sırasında çevreden merkeze doğru ilerlerken, içerdeki desen ve sembollerle aynılaştığını algılar. En ünlü mandala Budist Hayat Çarkı'dır; varoluşun dönen çarkı. Mandala en zengin, en renkli ve en görkemli aşamaya Tibet Tantrik Budizmi'nde ulaşır.
Doğulu sanatçılar, görsel meditasyon için anlamlı bir konsantrasyon sağlamak amacıyla özel şekilli semboller oluşturdular ve bunlara 'Yantralar' ve 'mandalalar' dediler. Tantrik yogiler görsel sembollere, "Ben'i yansıtan ayna" düzenleri olarak bakarlar ve zihne ne ekilirse, büyüyüp çiçekleneceğine inandıkları için, bunlara "tohum" (Sanskritçe, biju) derler. En karakteristik olan desende, yalnız bir daire veya bir daire, kenetlenmiş üçgenler ve bir kare bulunur. Daire evreni veya Mutlak'ı gösterir; kenetlenmiş üçgenler mistik birliği anlatır, kare ise topraktır. Meditasyon yapan kişinin bilinci, çoğunlukla, yantranın, varoluşun özünü gösteren bir noktanın bulunduğu (Sanskritçe, bindu) merkezine yönelir. Böylece meditatör, Ben'in evrensel bilinçle aynı olduğu, varoluş alanında yolunu bulur. Evren bir yantra olabileceği gibi, mikro kozmos olarak görülen insan bedeni de yantra olarak düşünülebilir.
Reklam
Aziz Augustine, "İtiraflar" adlı yazısında şöyle der: "Seni sevdiğim zaman neyi seviyorum? Bedenin fiziksel güzelliğini değil, mevsimin çekiciliğini değil, ışığın gözlerimize hoş gelen parlaklığını değil, çeşitli şarkıların büyüleyici melodilerini değil, çiçeklerin, tatlı, baharatların keskin kokularını değil: Tanrı'yı sevdiğim zaman, sevdiğim bunlar değildir. Yine de Tanrı'yı severken, bir çeşit ışığı, bir çeşit sesi, bir çeşit kokuyu, bir çeşit yiyeceği, bir çeşit kucaklamayı da seviyorum."
İkili uygulamanın dört kombinasyonu vardır: 1- Yantra veya mandalaya gözler açık olarak bakılır­ken, mantra sesli olarak tekrarlanır. 2- Yantra veya mandalaya gözler açık olarak bakılır­ken, mantra sessiz olarak tekrarlanır. 3- Yantra veya mandala gözler kapalı olarak imajine edilirken, mantra sesli olarak tekrarlanır. 4- Yantra veya mandala gözler kapalı olarak imajine edilirken, mantra sessiz olarak tekrarlanır. Dördüncü kombinasyon en mükemmel ve gelişmiş uygulamadır.
Varoluşun yararlarına sahibiz. Ama bir yandan da, Varolmayışı (hiçliği) kullanırız.
2. Su - kasina Tercihen yağmur suyu ya da kaynak, dere, göl veya denizden alınmış su ile bir tas doldurulur. P.V. Mahathera şöyle der: "Eğer su hareketli ise ya da içinde küçük kabarcıklar varsa bunlar uggaha-nimitta (kopya imaj)'da da belirecektir. Ama patbhaga-nimitta (imaj ötesi) hareketsiz ve gökyüzüne yerleştirilmiş bir ayna gibi
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.